Abdurrahman-ı Tagi, âlim ve veli bir zat.
Verirdi insanlara çok ibretli nasihat.
Böyle ilim sahibi, nadir idi devrinde.
Fetva ehli kişiydi, söz sahibiydi dinde.
Biri sual etti ki: (Efendim, bizler bugün,
Bizzat hadislerini okuyarak Resulün,
İlaç yapsak ne olur hasta kalblerimize?
O Serverin her sözü, şifa değil mi bize?)
Buyurdu: Böyle yapmak, elbette zararlıdır.
Çünkü kalb hastalığı her insanda ayrıdır.
Resulullah, sadece kalb hastalığı değil,
Her hususta, bizlere olmuştur rehber, delil.
Fertlere, aileye, hatta cemiyetlere,
Miras hesaplarıyle, türlü meselelere,
Ait olan binlerce, yüzbinlerce bilgiyi,
Söyleyip, halletmiştir her türlü meseleyi.
Kalb hastalığımızı, biz pek bilemiyoruz.
Ne ilaç iyi gelir, onu da bilmiyoruz.
Yüzbinlerce hadisten, kendi kalb derdimize,
Uygun ilaç seçmemiz, imkansız gibi bize.
(Evliyalar), kalb ve ruh mütehassıslarıdır.
Yani bu ilimlerde ihtisasları vardır.
Herkesin bünyesine ve kalb hastalığına,
Ve hatta o zamanın zulmet ve fesadına,
En uygun ilaçları seçerek birer birer,
Hastalığına göre, insanlara verirler.
(Peygamber Efendimiz), dünya eczanesine,
Binlerce ilaç yapan baş tabibtir yegane.
(Evliya-yı kiram) da, Onun yanında, birer,
Hizmet eden yardımcı tabibler gibidirler.
Onun hazırladığı ilaçları alarak,
Herkese dağıtırlar dertleri anlayarak.
Biz, hastalığımızı anlamadığımızdan,
Ve ilaçları dahi, tanımadığımızdan,
Yüzbinlerce hadisin içinden, kendimize,
Bir ilaç aramaya kalkarsak derdimize,
Allerji hasıl olup, hiç fayda göremeyiz.
Hatta fayda yerine, zarar görebiliriz.
(Kim Kur’an-ı kerimi, anladığına göre,
Tefsire kalkışırsa, o kimse düşer küfre.)
Bu hadis-i şerifi anlamayan kimseler,
(Herkes, Kur’an ve hadis okumalıdır) derler.
Halbuki ehl-i sünnet denilen âlimlerin,
Kitabını okuyan, küfürden olur emin.
(Ehl-i sünnet), Kur’an ve hadislerin yoludur.
Bu da, yollar içinde, en iyi, en doğrudur.
Âlimler, işbu yolu, Sahabeden aldılar.
Ve o büyük zatların yoluna sarıldılar.
Yani Ehl-i sünnetten her kim ayrılır ise,
Kur’an, hadis yolundan ayrılmıştır o kimse.
|