Ahmet Mekki Efendi, evliya bir zat idi.
İşi hep insanlara öğüt nasihat idi.
Bir gün, sevdiklerine buyurdu ki: (Müminler,
Birbirlerine saygı ve hürmet gösterirler.
Gerek dünya işinde, gerekse din yolunda,
Sıkıntıda görünce, kurtarırlar anında.
Ramazan-ı şerife ve oruç tutanlara,
Camilere, ezana ve namaz kılanlara,
Yani Allah yolunda yürüyorsa kim eğer,
Onlara, saygı hürmet ve sevgi gösterirler.
Hem Kur’an-ı kerimi işittikleri zaman,
Saygı ile dinlerler onu ses çıkarmadan.
Kur’anı, her kitabın üzerine koyarlar.
Ve onun üzerinde, bir şey bulundurmazlar.
Onu, asla çalgı ve içki âlemlerinde,
Okumazlar oyun ve eğlence yerlerinde.
Uygunsuz okunurken işitirlerse eğer,
Onu susturmak için, önce ikaz ederler.
Susturamazlar ise, onu dinlemeyerek,
Hemen uzaklaşırlar o yeri terk ederek.
Kur’an yazılı olan sayfa ve satırları,
Hatta bütün mübarek isim ve yazıları,
Yere düşmüş görünce, kalbleri sızlayarak,
Onları, o yerlerden kaldırırlar muhakkak.
Kul ve hayvan hakkına, hiç taarruz etmezler.
Kimsenin malına ve ırzına göz dikmezler.
Hatta kâfir ve turist olsa da, yine aynen,
Mal, can ve ırzlarına saldırmazlar katiyen.
Kul ve Hak borçlarını, zamanında öderler.
Kanun ve nizamlara, tam riayet ederler.
Güzel ahlakı ile yaşıyarak İslam’ın,
Sevgi ve saygısını toplarlar her insanın.
Ama buna mukabil, Müslüman olmayanlar,
Bu saydıklarımızın, tam aksini yaparlar.
Kur’an-ı kerimi ve mevlid-i şerifleri,
Yine bütün mübarek yazı ve isimleri,
Hürmetten ve kıymetten düşürebilmek için,
Bulmaya çalışırlar uygun fırsat ve zemin.
Bunları, dinimizin men ettiği yerlerde,
Okur ve okuturlar uygunsuz şekillerde.
Temsil, mizah, komedi ve karikatürlerde,
Radyo ve televizyon, veyahutta filmlerde,
Temiz Müslümanlarla ve İslam’la, durmadan,
Alay, yani istihza ederler utanmadan.
Buralarda, İslam’ı temsil etmek üzere,
Pis, gülünç birisini göstererek çok kere.
Hayâsızca, İslam’a hep iftira atarlar.
Onu, nefrete şayan olarak tanıtırlar.
Müslümanlar, bunlara hiç aldanmamalıdır.
Bu babta, dikkatli ve uyanık olmalıdır.)
|