Ana Sayfa >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > A > Ali bin Hüseyin > Korkak olur zalimler
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Korkak olur zalimler

Ali bin Hüseyin ki, Hak dostu bir velidir.
Söz ve nasihatları pek fazla tesirlidir.

Harran’ın Büsr köyünde dünyaya gelen bu zat,
Binikiyüzkırkyedi yılında etti vefat.

O zamanlar, zalim ve çok gaddar bir hükümdar,
Vardı ki, insanlara yapardı zulüm, zarar.

O, bu zatın olduğu köye yakın gelince,
İnsanlar bunu duyup, korkuya düştü nice.

Bu zata dediler ki: (Efendim, dua edin.
Allah, onun şerrinden eylesin bizi emin.)

Buyurdu ki: (Korkmayın, korkak olur zalimler.
Ben ona emrederim, burada durmaz, gider.)

Sonra, bir talebeyi yanına alaraktan,
O zalimin yanına teşrif etti korkmadan.

Heybet ve şiddet ile geçerek karşısına,
Buyurdu ki: (Bu zulüm, payidar olmaz sana!)

Sonra da, asasını sertçe yere vurarak,
Buyurdu ki: (Bu köyü, terk et acil olarak!)

Hiçbir şey diyemedi o zalim bu veliye.
Başını öne eğip, dönüp gitti geriye.

Talebeden biri de, niyet etti hac için.
Gelip bu üstadından, gitmeye aldı izin.

Sonra bu büyük veli, verdi ona bir cüzdan.
Buyurdu: (Yol boyunca, bundan harca ve kullan.)

(Peki) deyip gitti ve yolda açtı cüzdanı.
Tek (bir dirhem) görünce, sıkıldı biraz canı.

Düşündü ki: (Neyime yeter benim bir dirhem?
Bu, yalnız iki günlük masrafa kâfidir hem.)

Harcadı sonra onu, bir ihtiyaç yerine.
Cüzdanı açtığında, (bir dirhem) gördü yine.

Buna çok hayret edip, düşündü ki bu sefer:
(Bir değil, iki dirhem var imiş bunda meğer.)

Lakin az daha sonra bakınca cüzdanına,
(Bir dirhem) daha görüp, aklı geldi başına.

Dedi: (Bu, üstadımın açık kerametiymiş.
Elbette yol boyunca, bana kâfi gelirmiş.)

Bir gün de talebeyle, bir yere gider iken,
Başka bir veli ile, karşılaştılar birden.

O sırada o yerden, bir sürü geçiyordu.
Talebeden birine bakıp şöyle buyurdu:

(Bak, şu iri boynuzlu, beyaz bir koyun var ya,
Git onu yakalayıp, tut ve getir buraya.)

(Peki) dedi ise de, almadı aklı bunu.
Dedi: (Hiç alınır mı başkasının koyunu?

Beni, imtihan için gönderiyor mutlaka.
Lakin onu yiyip de, giremem ben bu hakka.)

O, böyle düşünerek, getirdi o koyunu.
O velinin emriyle, yediler kesip onu.

Az sonra, biri geldi koşarak bu veliye.
Sordu: (Hiç buralardan geçti mi sürü?) diye.

O, (Geçti) buyurunca, dedi ki: (Ey efendim!
Size vermek üzere, bir nezrim vardı benim.

O sürünün içinde, boynuzlu, iri, beyaz,
Bir koyun var idi ki, edecektim size arz.)

Buyurdu: (Yedik bile biz onu, etme merak.)
Adam dedi: (Çok şükür, yerini bulmuş adak.)


Herkese merhamet et!

O, bir gün sohbetinde buyurdu ki: (Ey insan!
İlim, edep ve hayâ üzere ol her zaman.

İslam âlimlerinin üstün eserlerini,
Oku, sindir gönlüne onların sözlerini.

Çalış, tahsil eyle ki fıkıh, tefsir ve hadis,
Zira insan, ilimle olur üstün ve aziz.

Sana yakışacak şey, edep, hayâ, tevazu.
Zira yüksek dağlardan aşağıya akar su.

Dünya düşkünleriyle olma ki hiç arkadaş,
O seni, felakete sürükler yavaş yavaş.

Yemeği helalden ye, kahkaha atma asla.
Zira gönlü öldürür, gülersen eğer fazla.

Herkese merhamet et, kimseyi görme hakir.
Helak eder insanı zira gurur ve kibir.

Hiç etme kimse ile münakaşa ve cidal.
Zira bu, yolumuzda sayılmaz iyi bir hal.

Dost ile münakaşa, azaltır muhabbeti.
Düşman ile olursa, çoğaltır adaveti.)

Yine bir sohbetinde, bu büyük evliya zat,
Tasavvuftan bahisle şöyle etti nasihat:

(Tasavvuf, masivayı kalbinden çıkarmaktır.
Yalnız Hak teâlâya gönlünü bağlamaktır.

Tasavvuf’un gayesi, işte bu masivanın,
Sevgisini, kalbinden atmasıdır insanın.

Hatta öyle olur ki, büsbütün unutulur.
Ve lakin bu unutmak, sadece kalbde olur.

Aile efradını, ahbap ve yaranını,
Yine tanır ve bilir bütün yakınlarını.

Rabbine karşı olan ibadet ve taatta,
Daha gayretli olup, işlemez günah, hata.

İnsanlara karşı da, daha dikkatli olur.
Öder kul borçlarını, bunda da yapmaz kusur.

Vardır tasavvufta da çeşitli ayrı yollar.
Lakin aynı kaynaktan hepsi feyiz alırlar.

Kaynak, Resulullahın mübarek kalbleridir.
Herkese, bu kaynaktan feyiz ve himmet gelir.

Eshab, bu feyizleri, kaynağından aldılar.
Tabiin-i kiramın kalblerine saldılar.

Onlar da bu nurları, tebe-i tabiine,
Böylece kalbden kalbe, ulaştı tâ bugüne.

İşte, bu feyizlere kavuşabilmek için,
Bulunması lazımdır bir evliya kişinin.

Böyle bir evliyayı kim bulur ve severse,
Kavuşur o velinin kalbindeki feyize.

Sevgisi nisbetinde, ondan faidelenir.
Zira sevgi yoluyla, feyizler akıp gelir.)
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
21.11.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı