Ali Galib-i Vasfi, âlim ve evliyadır.
Kalbleri aydınlatan nasihatları vardır.
Ona bir gün sordular: (Ahirette, azaba,
Duçar olmamak için, ne yapmalı acaba?)
Buyurdu ki: (Dünyada kurmayın uzun emel.
Çünkü hep yaklaşıyor arkadan size ecel.
Böyle hep ilel ebed sürmeyecek bu ömür.
Öyle ise ölümü eyleyin çok tefekkür.
Şu anda vaki olsa şiddetli bir zelzele,
Hepimiz ölürüz de, sağ kalmaz bir fert bile.
Ne kadar çok olsa da para pul, tapu senet,
Hiçbirinin, orada faydası olmaz elbet.
Kim yaptıysa dünyada iyi iş, güzel amel,
Ahiretteki hali, olur iyi, mükemmel.)
Biri sordu: (Efendim, iman ile dünyadan,
Gitmek için, acaba ne yapmalı Müslüman?).
Buyurdu: (Bunun yolu, en son Allah demektir.
Son söz Allah olmazsa, o zaman felakettir).
Adam bunu öğrenip, gidiyorken evine,
Çağırdı o kimseyi yanına tekrar yine.
Buyurdu ki: (Peki sen, öğrendin cevabını.
Ne zaman diyeceksin bu Allah kelamını?)
Dedi: (Ömrüm bitip de, son nefesim gelince,
Her şeyi bırakarak, Allah derim hemence.)
Buyurdu ki: (Evladım, ne zamandır son nefes?)
Dedi ki: (Allah bilir, başka kimse bilemez.)
Buyurdu: (Şu anda da gelebilir mi yani?)
Dedi: (Hiç belli olmaz, bazen de gelir ani.)
Buyurdu ki: (Son nefes belli değil diyorsun.
Niçin Allah demeyi, sona bırakıyorsun?
Bugün, hatta şu anda, an Rabbinin adını.
Belki ölebilirsin, ne beklersin yarını?
Ecel, öyle aniden gelebilir ki evlat,
Bir kez Allah demeye, bulunmaz belki fırsat.
Öyleyse sen şimdiden, başla Allah demeye.
Belki olmaz zamanın, son anda söylemeye.)
Bir gün de buyurdu ki: (Bu dünya, iş yeridir.
Ücret alınacak yer, elbette ahirettir.
Salih, iyi işleri yapmaya uğraşınız.
Allah’ın beğendiği amelleri yapınız.
Bu ameller içinde en üstünü, (Namaz)dır.
Namaz, dinin direği, müminin miracıdır.
Namazı, doğru dürüst kılarsa eğer insan,
Kurtulur tamamiyle her günah ve haramdan.
Müminun suresinin başındaki âyette,
Buyuruldu: (Müminler, kurtulacak elbette.)
Âyetin devamında, şöyle buyurmaktadır:
(Onlar, namazlarını huşuyla kılanlardır.) |