Bu zatın, önceleri çok malı mülkü vardı.
Bir yetim, fakir görse, hacetini sorardı.
Neye ihtiyaçları varsa bu kimselerin,
Yerine getirirdi, hiç esirgemeksizin.
Malının tamamını, verdi Allah yolunda.
Bu suretle kendisi, fakir kaldı sonunda.
Kırk sene oruç tuttu, bayram günleri hariç.
Bundan, yakınlarının haberi olmadı hiç.
Sahurda da yemeği, az yerdi yine gayet.
Uykuyu da az uyur, yapardı çok ibadet.
O, daima hüzünlü halde bulunuyordu.
Geceleri, Allah'a şöyle yalvarıyordu:
(Ya Rabbi, sana olan korku ve muhabbetim,
Bende büyük dert oldu, kalmadı başka derdim.)
Kur'an-ı kerim okur ve çok namaz kılardı.
Günahını düşünüp, gözünden yaş akardı.
Ebu Halid adında biri vardı komşusu.
Diyor ki: (Yoktu onun, asla gece uykusu.
Zira hangi saatte uyansam ben her gece,
Bakarım, yanar onun ışıkları öylece.
Ve kulak verdiğimde evine geceleri,
İşitirim dua ve çok ağlama sesleri.)
Derdi ki: (Susuz gider nefisler bu dünyadan.
Yalnız çok zikredenler, müstesnadır bunlardan.
İnsan, tul-i emele dalarsa, olmaz iyi.
Kul borcunu unutur, geciktirir tövbeyi.
Halbuki günahları daima artan insan,
Nasıl tövbe etmeyi geciktirir bir zaman?
Kalbinde dünya hırsı var ise bir kişinin,
Uzlete çekilmesi, zarardır onun için.
Bir kulun dostu Allah, vaizi Kur'an ise,
Dünya ve ahirette rahat eder o kimse.
Sebebi şu ki benim uzlete çekilmemin,
Kalmadığını gördüm büyüklere hürmetin.
Bir de dost sandıklarım, bana kızdıklarında,
Baktım, ayıplarımı sayıyorlar anında.
Ele geçirmek için, bir dünya nimetini,
Bazısı, terk ediyor hemen ahiretini.
Sen, bunların aksine, ahiret işi için,
Dünyayı terk eyle ki, kârlısı budur işin.
Nefsimin, bir tek dahi gelmedim oyununa.
Bir ömür müddetince, dikkat ettim hep buna.
Senin ayıplarını araştırırsa biri,
Onunla dostluk olmaz, eyle ondan teberri.
Gece kalkıp, ibadet eyleyen kullar hariç,
Ömrümde hiç kimseye, böyle imrenmedim hiç.
Selamet istiyorsan, dünyaya verme kıymet.
Ahirete önem ver, istiyorsan keramet.)
Zühd ve takva üzere sürdürdü hayatını.
Hiç sokmadı gönlüne, bu dünya meta'ını.
|