Ebül Abbas, ne zaman sohbet etseydi eğer,
Hep kendi üstadından yapıyordu nakiller.
(Üstadım buyurdu ki...) diye söze başlardı.
Ondan nakil yaparak, sohbetini yapardı.
Dediler ki: (Efendim, acaba ne ki sebep,
Her şeyi, hocanızdan naklediyorsunuz hep?
O buyurdu ki... diye söze başlıyorsunuz.
Ne için kendinizden hiç konuşmuyorsunuz?)
Buyurdu: (Kardeşlerim, bilin ki, Rabbim şu an,
Öyle geniş bir ilim etti ki bana ihsan,
İstesem, kendimden de, her nefes adedince,
Bilgiler sunar idim sizlere ince ince.
Lakin bu dereceye yükselmeme tek sebep,
Hocam Ebül Hasen-i Şazili olmuştur hep.
Onun vasıtasiyle bu nimete erdik biz.
Eğer o olmasaydı, ne ben vardım, ne de siz.
Yani şu buluşmamız, şu sohbet, şu cemiyet,
Hepsi, üstadımızın bereketidir elbet.
Şu anda, hepimizin kavuştuğu şu huzur,
Hep yüksek hocamızın sayesinde olmuştur.
Onun için hocamdan nakiller yaparım hep.
Zira üstada karşı, lazımdır böyle edep.)
Bir gün de Ebül Abbas, sıcak yaz mevsiminde,
(Aside) nam bir yemek pişirttirdi evinde.
Halbuki kış günleri yapılırdı bu yemek.
Bu işin hikmetini, anlamadı kimse pek.
Dediler ki: (Efendim, bildiğimize göre,
Bu yemek, kış günleri pişirilir çok kere.
Siz, yazın pişirttirip bize ikram ettiniz.
Sebeb-i hikmetini anlamadık bunun biz.)
Dedi: (Bu, bugün doğan oğlumuz Yakut için,
Doğum asidesidir dünyaya gelişinin.
O, Habeş ülkesinde ve falanca beldede,
Dünyaya gelmiştir ki, kış var şimdi o yerde.)
Hiçbir şey anlamadı bundan oradakiler.
O günün tarihini, bir yere kaydettiler.
Dediler: (Her işinde, vardır onun bir hikmet.
Bunun dahi hikmeti, ilerde çıkar elbet.)
Gerçekten onbeş sene geçmişti ki aradan,
Dergaha bir genç geldi, bir gün Habeşistan’dan.
Onbeş yaşında olup, (Yakut) idi adı da.
Gelip, bu evliyanın hizmet etti yanında.
Meğer çok kimselere satılıp köle diye,
Sonunda, vasıl olmuş bu mübarek veliye.
Bu Allah adamına kavuşunca nihayet,
Onu öyle sevdi ve besledi ki muhabbet,
Yanından ayrılmayıp, girdi tam hizmetine.
Kavuştu böylelikle onun çok himmetine.
Ebül Abbas Mürsi de, onu çok seviyordu.
Yanından ayırmayıp, (Benim oğlum) diyordu.
Bu Allah adamının, tam onbeş sene önce,
Buyurduğu o söz de, anlaşıldı böylece.
Hemen hesab ettiler tevellüt tarihini.
Gördüler, kaydedilen güne rast geldiğini.
|