Ebül Abbas Seyyari, hem âlim, hem evliya.
Allahü teâlâdan ederdi edep, hayâ.
Sohbetiyle çok kişi, gafletten oldu agah.
Ettiği her duası, makbul idi indallah.
Kim onun ismi ile bulunsaydı duada,
Onun bereketiyle, ererdi her murada.
Tövbe etmeden önce, zengin idi o gayet.
Babasından kendine, bir hayli kaldı servet.
Resulün iki telcik sakal-ı şerifini,
Almak için, verdi hep bilcümle servetini.
Bu manevi servete olur olmaz o sahip,
Rabbimiz, kendisine tövbeyi etti nasip.
Sonra da, evliyadan Ebu Bekr Vasıti’nin,
Sohbeti sayesinde, kalbini etti tezyin.
Bu sakal-ı şerifin hürmetine hem dahi,
Saçıldı üzerine bol rahmet-i ilahi.
Kaçındı her günahtan ömrü sonuna kadar.
Kalbi, hiç dünya ile olmazdı alakadar.
Günah işlememekte, gösterdi sabır, sebat.
Nefsine, günah için, vermedi aman, fırsat.
Dediler: (Bir mümine, en fazla lazım olan,
Ameller her ne ise, eyleyin bize beyan.)
Buyurdu ki: (Kullara, ne emrettiyse Mevla,
Onlara, titizlikle uymalıdır evvela.
Birinci vazifesi budur ki her müminin,
Her şeyden daha önce, etmeli bunu temin.
Eğer kulun bu babta olursa az ihmali,
Yarın mahşer gününde, çetin olur ahvali.
Emir ve yasaklara uymakta, az inhiraf,
Edenler, pişman olur mahşerde bi ihtilaf.
Çünkü emri yapmak ve haramlardan ictinab,
Farzdır ki, her müminin uyması eder icab.
Müslümana, yapması ikinci lazım olan,
Hep salih kullar ile bulunmaktır çok zaman.
Her kim devam ederse sohbet-i salihine,
Kavuşur mükemmel bir iman ile yakine.
Çünkü onlar, Allah’ın kullarıdır müttaki.
Onlarla bulunanlar, olmazlar fasık, şaki.
Allah adamlarının, bir şefkatli nazarı,
Alçaktan, balalara yükseltir insanları.
Salihler sohbetine kim ederse çok devam,
Dolar gönül evine ilahi feyiz, ilham.
Yapması mühim olan bir üçüncü iş ise,
Şefkat ve merhametle davranmaktır herkese.
Merhametli olanı, çok sever cenâb-ı Hak.
Rahmet-i ilahiye, onlar olur müstehak.
Yalnızca kendisini düşünürse eğer kul,
Hak teâlâ indinde, olmaz iyi ve makbul.
Herkesin yardımına koşsa biri her zaman,
Ona da, mahşer günü yardım eder Yaradan.)
|