Evliyanın büyüğü, Ebül Hayr-i el Akta.
Bilerek işlemedi asla günah ve hata.
Yiyecek bulamadı Medine’de birkaç gün.
Gelip sürdü yüzünü Ravdasına Resulün.
Dedi: (Ya Resulallah, beş gün bir şey yemedim.
Ve bunu, senden gayri kimseye söylemedim.)
Halini arz ederek, çekildi bir kenara.
Bir müddet namaz kılıp, uyukladı bir ara.
Rüyasında gördü ki Aliyyül Mürteza’yı,
Gelerek uyandırdı Ebül Hayr-i Akta’yı.
Buyurdu: (Ya Ebel Hayr, çok uyudun, haydi kalk!
Allah’ın sevgilisi geliyor, dön de bir bak.)
Az sonra, Resulullah teşrif edip oraya,
Büyükçe bir ekmeği verdiler Ebül Hayr’a.
O başladı yemeye, hayli aç olduğundan.
Yarısına gelince, uyandı uykusundan.
Lakin çok şaşırmıştı kendine geldiğinde.
Zira kalan o ekmek, duruyordu elinde.
Bir kimse, kendisinden nasihat isteyince,
Buyurdu ki: (Evladım, edep lazım ilk önce.
Bir kalbin iman dolu olmasına alamet,
Bütün Müslümanlara, gösterir çok merhamet.
Çok üzülür, müminler sıkıntıya girince.
Koşar yardımlarına, elinden geldiğince.
Bir kalbin de, nifakla dolmasına alamet,
Bunlar da, her insana beslerler kin ve haset.
Bir kul, ibadetini gösterirse gayrıya,
İhlastan ayrılmıştır, bu hali olur riya.
Gösterişten kurtulup, kazanırsa ihlası,
O zaman temizlenir o kalbin kiri, pası.
Bir beden de, İslam’a gece gün etse hizmet,
Hak teâlâ indinde, kazanır kadir, kıymet.
Şerefli bir Müslüman olmak için, evvela,
Dikkat etmek lazımdır, helal ve haramlara.
Onun mahluklarına merhametli de olmak,
İyi insan olmanın, bir şartıdır muhakkak.
Sonra, devam lazımdır sohbet-i salihine.
İyi kul olmak için, lazımdır bu da yine.)
Yine buyuruyor ki: (İyi dost ve arkadaş,
İnsanı, doğru yola getirir yavaş yavaş.
Ben iyi miyim diye, edersen eğer merak,
Kiminle arkadaşlık ediyorsun, ona bak.
İyilerle olursan, sen de iyi olursun.
Bozukların yanında, sen dahi bozulursun.
Çünkü kalb, karşısında kim varsa, ona kayar.
Yahut da onun kalbi, meyledip sana akar.
Velhasıl kurtulmanın, bir tek çaresi vardır.
O da, Kurtulanlarla beraber bulunmaktır.)
|