Seyyid Fehim Efendi, büyük evliya idi.
Hem her türlü ilimde, sanki bir derya idi.
Bunu isbat edecek varsa da çok hadise,
Yalnız bir tanesini nakledelim biz size.
Seyyid Taha’nın oğlu, Seyyid Ubeydullah’ın,
Kalbine, ömre yapmak geliverdi ansızın.
Ve hem de düşündü ki: Bu yolculuk anında,
İlimde derin biri bulunmalı yanımda.
Bu âlim olsa olsa, Seyyid Fehim’dir şu an.
Zira böyle bir âlim, az görmüştür bu cihan.
Gidip teklif eyledi bunu kendilerine.
Sonra yola çıktılar İstanbul cihetine.
Sultan Abdülhamid Han, alınca bu haberi,
Sarayında misafir etti bu âlimleri.
Orada, oniki gün misafir olup, sonra,
Hareket eylediler bir vapurla Mısır’a.
Haydarpaşa’ya kadar, sultan Abdülhamid Han,
Onları, bizatihi teşyi etti o zaman.
O devirde Mısır’da, Cami-ül ezher diye,
Bir medrese vardı ki, teşrif etti o yere.
Baktı ki, bir odada, çok meşgul bir âlim var.
Önünde bir sahife, etrafında kitaplar.
Belli ki, bir mesele vardı aydınlanacak.
Onu araştırırdı kitap karıştırarak.
Bir kitabı kapatıp, birini açıyordu.
Lakin aradığını bulup yazamıyordu.
Seyyid Fehim, kağıda baktı onun yanında.
Anlayıp, meseleyi hıfz eyledi anında.
(Siz okumuş musunuz?) diye sordu o âlim.
(Bir miktar meşgul oldum) buyurdu Seyyid Fehim.
Sonra âlim sordu ki: (Madem ki var ilminiz,
Bu yazının manası nedir, bilir misiniz?)
O, (Evet) buyurunca, hayret etti bu sefer.
Dedi: (Sırf bunun için, bütün Cami-ül ezher,
Bütün şubeleriyle tatildedir bu hafta,
Çözülene kadar da, devam eder bu hatta.
Reis-ül ulemamız, hem de yüzlerce âlim,
Bunu çözmek üzere, çalışıyor her daim.
Uğraştığımız halde gece gündüz durmadan,
Aciz kaldık biz bunun mana ve mefhumundan.)
Seyyid Fehim, âlimi dinleyip sonuna dek,
Buyurdu: (Bu mesele, basit ve kolaydır pek.)
Sonra izah edince açık ve fevkalade,
Âlimin şaşkınlığı arttı daha ziyade.
Ellerini öperek bu İslam büyüğünün,
Onu, büyük meclise çağırdı ertesi gün.
Reis-ül ulema ve yüzlerce din âlimi,
Ayakta karşıladı, o gün Seyyid Fehim’i.
Baş âlim, onu bizzat istikbal eyleyerek,
Oturttu tam yanına, iltifatlar ederek.
O gün akşama kadar, ona çetin sualler,
Sorup, cevaplarını aldılar birer birer.
Sonunda reis kalkıp, dedi ki: (Efendimiz!
Bir hayli müşkilattan kurtardınız bizi siz.
Bizim bütün ilmimiz, dahilim bendeniz de,
İlminizin yanında, damladır bir denizde.
Bu Cami-ül ezher ve yüzlerce âlim, elbet,
Zatınıza, medyun-u şükrandır ilel ebed.)
|