Seyyid Fehim Efendi, etmeden henüz vefat,
Herkes huzur içinde yaşıyordu pek rahat.
Kaldırdı Seyyid Fehim, vahşi hayvan avını.
Hiç kimse öldürmezdi, bir yabani hayvanı.
Emniyet altındaydı, vahşi hayvanlar bile.
Yanyana gezerlerdi, koyunlar kurtlar ile.
Zira aralarında var idi bir ünsiyet.
Asla birbirlerine, etmezlerdi eziyet.
Tilkiler ayı ile, tavşanlar kurtlar ile,
Gezer de, hiçbir zarar görmezlerdi az bile.
O devirde her yere, yayıldı ilim, edep.
Bunlar, Seyyid Fehim’in sayesinde oldu hep.
Sarmıştı onun nuru, o devirde herkesi.
Olmazdı katiyetle hırsızlık hadisesi.
Bir hırsız var idi ki, mahirdi bunda gayet.
Sonra, ona Arvas’ta nasib oldu hidayet.
Kendisi anlatır ki: Mesleğimdi bu benim.
Hatta ben reis olup, çoktu yardım edenim.
Hırsızlık yapmak için, dolaşırdım her yeri.
Maalesef icra ettim bunu yıllardan beri.
Keşf etseydim bir yeri hırsızlığa müsait,
Orada çalışırdım, gece gündüz her vakit.
Bir gün de, dolaşırken düştü yolum Arvas’a.
Baktım, çok müsait yer hırsızlığa bilhassa.
Çünkü tek başlarına dağa gidip hayvanlar.
Akşam da dönerlerdi ahıra gelip tekrar.
Köyden uzak yerdeydi, bu hayvan ahırları.
Dikkat ettim, açıktı hepsinin kapıları.
Hatta kapılarında görmeyince bir kilit,
Dedim ki: Hırsızlığa, bu yer gayet müsait.
Diğer arkadaşlarla ederek müşavere,
Karar verdik: Bu gece gidelim biz bu yere.
Yanıma, beş kişi de alarak geceleyin,
Düştük Arvas yoluna, hırsızlık etmek için.
Zifiri karanlıkta vasıl olduk Arvas’a.
Dedik ki: (Götürelim, hayvanlardan ne varsa.)
Vakta ki hududunu, geçince biz Arvas’ın,
Baktık ki, etrafımız gündüz oldu ansızın.
İnsanlar, gündüz gibi şevk ile çalışırlar.
Hatta birbirlerine bağırıp çağırırlar.
Dedik ki: (Sübhanallah, rüya mı gördüğümüz?
Az önce gece idi, şimdiyse oldu gündüz.)
Geri dönüp, hududdan dışarı çıktık biraz.
Zifiri karanlığa büründü yine Arvas.
Öyle ki, karanlıktan göz gözü görmüyordu.
Halbuki biraz önce, herkes geziniyordu.
(Muhakkak ki hayaldi az önce gördüğümüz.)
Diyerek, içeriye girdik yine dördümüz.
Lakin biz içeriye bir adım atar atmaz,
Güneşli bir gündüze çevrildi yine Arvas.
Hayret ile bakarak, biz birbirlerimize,
Yine çıktık dışarı, dönerek izimize.
Velhasıl tam üç kere olunca bize bu hal,
Dedik: (Bu, fevkalade bir haldir, değil normal.)
Bir ikaz-ı ilahi olduğunu anladık.
Hırsızlığı bırakıp, tövbe ettik biz artık.
|