Rivayet edilir ki Cabir bin Abdullah'tan:
Resulün huzurunda bulunurduk bir zaman.
Kays denen kabileden, gelip bazı kimseler,
Sordular o Resule bazı garip sualler.
Ebu Bekr-i Sıddık'a, buyurdu ki o Server:
(Bunların sualine, bugünlük sen cevap ver.)
Hazret-i Ebu Bekir, onlara hemencecik,
Öyle güzel cevaplar verdi ki açık seçik,
Peygamber efendimiz, gayet memnun oldular,
Ve ona, şu şekilde bir dua buyurdular:
(Ya Eba Bekr, çok güzel cevap verdin bunlara.
Rıdvan-ı ekber versin, sana da Hak teâlâ.)
Bu, (Rıdvan-ı ekber)in, ne demek olduğunu,
Eshab, Resulullahtan sorunca hemen bunu,
Buyurdu ki: (Cennette, herkese cenâb-ı Hak,
Tecelli edecektir, hep umumi olarak.
Ebu Bekre, hususi tecelli edecektir,
Rıdvan-ı ekberin de, manası bu demektir.)
Rivayet ediyor ki yine Ebu Hüreyre:
Cibril, Resulullaha, gelmiş idi bir kere.
Vahiy getirmiş idi ona, Hak teâlâdan.
O sırada Ebu Bekr, geçiyordu oradan.
Cebrail'e sordu ki, ins ve cin Peygamberi:
(Siz de tanır mısınız göklerde Ebu Bekri?)
Dedi: (Ya Resulallah, seni bize gönderen,
Allah’a, yemin ile derim ki elbette ben,
Gökte, daha meşhurdur o, bu yere kıyasla.
Halim diye tanınır göklerde daha fazla.)
Ali bin ebi Talib, rivayet eder ki hem:
Hadis-i şerifinde bir gün Resul-i ekrem,
Buyurdu ki: (Ruhları, ezelde cenâb-ı Hak,
Cesetlerden, bin sene önceden eyledi halk.
İki ruh var idi ki özellikle bunlardan,
En önce, bu iki ruh, ettiler bana iman.
Birisi, erkeklerden, ruhuydu Ebu Bekrin,
Öbürü, kadınlardan ruhuydu Aişe’nin.)
Abdullah ibni Abbas, rivayet eder ki hem:
Bir hadis-i şerifte, buyurdu Fahr-i âlem:
Miracda, vardığımda Rabbimin huzuruna,
Âlemlerin Rabbinden, bir nida geldi bana.
Dinledim, Hak teâlâ buyurdu ki: (Ey Ahmed!
Kullarımı dünyada, kime ettin emanet?)
Bu sual karşısında, arz ettim ki ben dahi:
(Onları, Ebu Bekre bıraktım ya ilahi!)
O zaman Hak teâlâ, buyurdu: (Ya Muhammed!
Dünyaya vardığında, ona benden selam et.
Zira o, kullarımın üstünü, iyisidir.
Senden sonra, en fazla sevdiğim birisidir.)
|