Osman ibni Affan’ın, şehid edildiği gün,
Bir mucizesi daha, gerçekleşti Resulün.
Nitekim bir isyancı, intikam hırsı ile,
Ve hazret-i Osman'a olan düşmanlığıyle,
Doğruca, hanesine gitti o Halifenin,
Girip, her tarafına göz gezdirdi hanenin.
Maksadı, eşyasına vermekti zarar, ziyan,
O esnada köşede, bir asa gördü o an.
O Server, bu asayı kullanıp, sonra yine,
Hediye etmişlerdi Osman-ı zinnureyn’e.
Bu asayı görünce, gidip aldı o bedbaht,
Dizine karşı verip, kırmayı etti murad.
Ve lakin başkaları, onu ikaz ettiler.
(Resulün asasıdır, sakın kırma!) dediler.
O yine bu asayı, karşı verip dizine,
Ona düşmanlığından, sonunda kırdı yine.
Ve lakin o dizinde, geçmeden fazla zaman,
Şirpençe hastalığı, zuhur etti sonradan.
Bu dertten, çok ızdırap ve acı çekti gayet.
Ve aynı hastalıktan, ölüp gitti nihayet.
Yine Habeşistan'a, giden ilk Müslümanlar,
Bir gün aslı olmayan, şu haberi duydular:
Güya Müslümanlarla, müşrikler hem barışmış,
Hem de, aralarında bir anlaşma yapılmış.
Bu habere sevinip, hemence Necaşi'den,
İzin alıp, Mekke'ye döndüler hepsi birden.
Lakin öğrendiler ki, Mekke'de o gelenler,
Yanlış ve asılsızmış duydukları o haber.
O gün hazret-i Osman, Allah’ın Resulüne,
Dedi: (Gittiğimizde, bizler Habeş mülküne,
İyi ticaret yeri, gördük o memleketi.
Çok kazanç hasıl eder, bir aylık ticareti.
Rabbimiz, hicret yeri tayin edene kadar,
Müslümanlar orada, bir müddet kılsa karar.
Böylece kurtulurlar cefasından Kureyş'in.
Bize çok lütfu oldu hükümdar Necaşi'nin.)
Buyurdu: (Tekrar gidin, Habeşistan iline.
Ki, mahfuz olasınız Allah’ın ismi ile.)
Dedi: (Ya Resulallah, Habeşistan'ın halkı,
İyi olup, kolayca teslim ederler hakkı.
Teşrif buyurursanız, siz de Habeş iline,
Seve seve girerler onlar İslam dinine.)
Peygamber efendimiz, kendisine cevaben,
Buyurdu ki: (Rahata memur edilmedim ben.
Hicret için, Rabbimden şimdi emir beklerim.
Nasıl emrolunursa, öyle amel ederim.)
Velhasıl Peygamberin, müsaadeleri ile,
Tekrar Habeşistan'a yollandı bir kafile.
|