Bir gün İbrahim Edhem, bir sahraya çıkmıştı.
Kovasını, su için kuyuya sarkıtmıştı.
Geriye çektiğinde, kaldı hayret içinde.
Zira baktı, su değil, (gümüş) vardı içinde.
Hemen geri boşalttı ve sarkıttı bir daha.
Çektiğinde gördü ki, (altın) dolu bu defa.
Üzülüp, onları da boşalttı geri yine.
Kovasını, bir daha saldı kuyu dibine.
Kuyudan, abdest için su beklerken, bu sefer,
Gördü ki çıktı kova, içi dolu (mücevher).
Buyurdu ki: (Ya Rabbi, değil bunlar isteğim.
Sadece abdest için, bir miktar su isterim.)
Dördüncüde, kovayı sarkıtınca kuyuya,
Çektiğinde gördü ki, (su) dolmuş o kovaya.
Helal lokma yemeye, çok dikkat ediyordu.
O zaman, bir zenginin bağını bekliyordu.
Bağ sahibi gelerek, dedi ki bir gün ona:
(Ey İbrahim, şu bağdan tatlı nar getir bana!)
Topladı bir tabak nar, götürdü kendisine.
Lakin topladıkları, ekşi çıktı aksine.
Dedi ki: (Kaç senedir bu bağı bekliyorsun?
Tatlıyı, ekşisinden ayıramıyor musun?)
Dedi ki: (Ben bekçiyim, beklerim buraları.
Nasıl ayırt edeyim tatmadığım narları?)
Adam dedi: (Ben senin, bakınca ihlasına,
Sen İbrahim Edhem'sin diyesim gelir sana.)
Bu sözü işitince, tanımasınlar diye,
O bağı terk ederek, gitti başka bir köye.
Bir gün de, huzuruna gelerek bir Müslüman,
Nasihat isteyince, buyurdu ki o zaman:
(Günah işleyeceksen, iyice düşün, taşın.
Allah'ın gönderdiği bu rızkı yeme sakın.
Ona isyan etmeyi düşünüyorsan şayet,
Onun mülkünden çık da, başka yerde isyan et.
Hem mülkünde oturup, hem rızkını yiyerek,
Hem de gördüğü yerde, olur mu isyan etmek?
Hem Azrail gelince, almak için ruhunu,
Müsaade etme sakın ve yanından kov onu.)
Soran kimse dedi ki: (Efendim, nasıl olur?
İmkan var mı hiç buna, melek nasıl kovulur?)
Buyurdu ki: (Öyleyse, tövbe eyle durmadan.
Zira ölüm meleği, ani gelir her zaman.
Mezarda, Münker-Nekir ismindeki melekler,
Gelince, kov onları, suale çekmesinler.)
Dedi ki: (Ey efendim, kovamam ben onları.)
Buyurdu ki: (Öyleyse, hazırla cevapları.)
O derdi ki: (Birine, verseler dünya malı.
Kalbinde, zerre kadar bir sevinç duymamalı.
Sonra da, o malları alsalar ondan yine,
Zerre kadar üzüntü gelmemeli kalbine.)
|