İbrahim-i Havvas’ın, vardı bir talebesi.
Yolculuğa çıktılar, üstadıyla kendisi.
Hiç yemeden gittiler, yedi gün, yedi gece.
Ve lakin o talebe, çok acıktı böylece.
Nihayet kalmayınca, yürüyecek takati,
Üstadı bunu sezip, anladı hakikati.
Buyurdu ki: (Evladım, ne oldu sana böyle?
Aç mısın, susuz musun, ne ise bana söyle.)
Dedi ki: (Ey efendim, hem susuzum, hem açım.
Bir şey yiyip içmeye, çok vardır ihtiyacım.)
Buyurdu ki: (Öyleyse, git, şu akan sudan iç.
Bundan sonra susamak, asla olmaz sana hiç.)
O, baktı ki bir nehir, yürüdü yakınına.
Eğilip içti sudan, avcuyla kana kana.
Serin ve tatlı idi, akıyordu önünde.
Hiç böyle lezzetli su, görmemişti ömründe.
Bir de abdest alarak, dönüp geri gelirken,
Arkasına baktı ki, eser yok o nehirden.
Anladı üstadının, büyük kerametini,
Ve bildi daha iyi, kadir ve kıymetini.
Bir gün de, bir dükkanda, nar gördü bir tepside.
Ve sorup öğrendi ki, ekşi imiş hepsi de.
Lakin tatlı nar yemek, isterdi onun canı.
O narları yemeyip, terk etti o dükkanı.
Dedi ki: (Tatlısını, bulursam her nerede,
Sabredeyim, bulunca, çok çok yerim ilerde.)
Bu nar düşüncesiyle, o böyle ilerlerken,
Çok hasta birisini gördü ve durdu birden.
Zayıf ve halsiz idi, yoktu eli ayağı.
Onu böyle görünce, kederlendi bayağı.
Baktı ki, vücudunun her yerinde yara var.
Üşüşmüş üstlerine, hep yabani arılar.
Düşündü ki: Bu kişi, evliyadır muhakkak.
Sordu: (İstemez misin, bu dertten şifa bulmak?)
O, (İstemem) deyince, daha arttı hayreti.
Dedi: (İstememenin, peki nedir hikmeti?)
Dedi: (Bundan kurtulmak, nefsimin arzusudur.
Bunu ise, Rabbimiz istiyor, hikmet budur.
Benim hasta olmamı istemeseydi eğer,
Ben de böyle olmazdım, O, dilediğini eyler.
Hak teâlâ bir kula, verince bir musibet,
Kula düşen, bu derde razı olmaktır elbet.)
Buyurdu ki: (Arılar sarmış hep yaraları.
İzin ver de, kovayım vücudundan onları.)
O dedi ki: (Ey Havvas, kovma da, dursun onlar.
Nasıl olsa senin de, kalbinde tatlı nar var.
Tatlı bulurum diye yemedin ekşisini.
Kovamadın kalbinden, bu nar düşüncesini.
Benim vücudumdaki arıları sen bırak.
Kalbindeki tatlı nar fikrini kovmaya bak.)
|