O gün, Nuh, Hud ve Salih Peygamberlerden sonra,
Hazret-i Musa’yı da çağırır Hak teâlâ.
Şiddetli bir rüzgarda titreyen yaprak gibi,
Huzur-u ilahiye gelince Musa Nebi,
Hak teâlâ buyurur: (Ya Musa, sen de yine,
Benim vahiylerimi ilettin mi kavmine?)
Musa aleyhisselam, arz eder ki: (İlahi!
Bana indirileni tebliğ ettim ben dahi.)
Hak teâlâ buyurur: (Çık şimdi minberine.
Sana vahy olunanı oku mahşer ehline.)
Musa aleyhisselam, işbu emre uyarak,
Çıkıp okur Tevrat’ı, gayet fasih olarak.
Yahudi âlimleri zannederler ki hatta,
Tevrat nazil olundu sanki tam o saatta.
Sonra, nida edilir bir de Davud Nebi’ye.
Gelir o da korkarak huzur-u ilahiye.
Hak teâlâ buyurur: (Ya Davud, Zebur’unu,
Cebrail’den alarak tebliğ ettin mi onu?)
O dahi cevabında arz eder ki: (Ya Rabbi!
Aynen tebliğ eyledim nazil olduğu gibi.)
O zaman emreder ki: (Ya Davud, çık minbere.
Sana indirileni oku ehl-i mahşere.)
Davud aleyhisselam, emre edip imtisal,
Çıkıp, güzel sesiyle Zebur’u okur derhal.
Sonra, (İsa nerdedir?) diye nida edilir.
İsa aleyhisselam, oraya getirilir.
Hak teâlâ buyurur: (Ya İsa, sen dedin mi,
Ki, ilah edininiz beni ve validemi?)
O der ki: (Ya ilahi, seni tenzih ederim.
Hak olmayan bir sözü, sana nasıl söylerim?
Ben eğer, böyle bir söz söylemiş olsam dahi,
Elbette ki sen onu bilirsin ya ilahi!)
Hak teâlâ o zaman buyurur ki mealen:
(Ya İsa, dediklerin doğrudur hakikaten.
Sen dahi minberine eyle de şimdi avdet,
Sana indirileni, halka eyle tilavet.)
O dahi ifa için Rabbinin bu emrini,
Okur baştan sona dek İncil-i şerifini.
Hak teâlâ katından bir nida daha gelir.
Son olarak denir ki: (Muhammed nerededir?)
Hüdâ’nın Sevgilisi, Muhammed Resulullah,
Gelince, Ona dahi sorar cenâb-ı Allah.
Buyurur: (Ya Muhammed, sen Kur'an-ı kerimi,
Alarak, ümmetine tam tebliğ eyledin mi?)
Arz eder ki: (Ya Rabbi, evet, tebliğ eyledim.)
O zaman Hak teâlâ buyurur: (Ey Habibim!
Sen dahi minberine eyle de şimdi avdet,
Kur'an-ı kerimini halka eyle tilavet.)
Çıkıp, fasih olarak tilavet eyleyince,
Müminler dinleyerek, gark olurlar sevince.
Ve lakin kâfirlerin, hem de münafıkların,
Kur'ana, (çöl kanunu) diyen o ahmakların,
Öyle çirkin olur ki yüzleri bundan sebep,
Nedamet ateşiyle kavrulur kalbleri hep. |