İmam-ı Rabbani ki, velilerin baş tacı.
Sözleri, hasta olan katı kalbler ilacı.
Seyyidlerden birine yazdı ki mektubunda:
(Ey yavrum, aman sakın, gitme nefsin yolunda.
Çünkü düşmanındır o, ve senin içindedir.
Şef olmak, başa geçmek arzu, hevesindedir.
Onun bütün gayesi, herkesten olsun üstün.
Ve herkes, ona karşı eğilsin, boyun büksün.
Arzu etmez, kimseye muhtac olsun kendisi.
Hiç istemez olsun bir amiri, efendisi.
Onun bu istekleri, gelir ki şu manaya,
Şerik, ortak olmaktır Allahü teâlâya.
Yani mabud olmaktır, onun için tek hedef.
İster ki, herkes ona tapınsınlar maalesef.
Hatta nefs-i emmare, alçaktır ki o kadar,
Ortak olmaya bile, eylemez pek itibar.
İster ki, kendi olsun yalnızca amir, hakim.
Girsin onun emrine, dünyada varsa her kim.
Bir hadis-i kudside buyuruldu halbuki:
(Nefsine düşmanlık et, bana düşman o çünki.)
Hasılı alçak nefsin, mal mevki, rütbe makam,
Gibi arzularını kim yaparsa bittamam,
Yardım etmiş sayılır Hakk’ın bu düşmanına.
Ne bela gelse azdır, o kimsenin başına.
Kul için, bundan feci suç olur mu ki acep,
Rabbinin düşmanına, yardımda bulunur hep?
Demek ki, mevki makam, rütbe gibi her nimet,
Nefis için olursa, hüsran olur akıbet.
Ve lakin istenirse, nefse tâbi olmadan,
Günah değil, bilakis sevap olur o zaman.
Bunlar, Hak teâlânın dinine hizmet için,
İstenirse, Allah da veriyor buna izin.
Hatta bu niyet ile, mevki, makam istemek,
Allah’ın rızasına muvafık da olur pek.
Yani bu isteklere, karışmazsa hiç nefis,
Bunları istemekte, dinimizce yok beis.
Şundandır ki Allah’ın dünyayı sevmemesi,
Kötü isteklerine kavuşturur hep nefsi.
Allah’ın düşmanına kim etse yardım, medet,
O da, Hak teâlânın düşmanı olur elbet.
Nefis, kurtulmadıkça üstünlük hülyasından,
Zor olur kurtulması, Cehennem azabından.
Ebedi felakete gitmeden daha önce,
Onu, bu hastalıktan kurtarmalı hemence.
(La ilahe illallah) mübarek kelimesi,
Sık sık tekrarlanırsa, temizler adi nefsi.
Ne zaman yoldan çıkıp, azgınlık gösterirse,
Bu güzel kelimeye sarılmalı o kimse.
|