İmam-ı Rabbani ki, veliler incisidir.
İkinci bin yılının yenileyicisidir.
Mektubat kitabının yüzotuzsekizinci,
Mektubunda, şöylece ikaz etti bir genci:
(Ey oğlum, hiç koşma ki bu dünyanın peşinden,
Yarın halas olasın, Cehennem ateşinden.
Gönlünü, ondan çekip, sırf bağla ki Allah’a,
Kul için, bundan büyük bir nimet olmaz daha.
Dünya adamlarıyla olma hiç alakadar.
Zira Allah, dünyayı sevmiyor zerre kadar.
Madem ki Hak teâlâ vermiyor ona kıymet,
Sen dahi sevme onu, verme hiç ehemmiyet.
Bu alçak dünya için, Rabbini gücendirmek,
Akıllı bir insana yakışır iş değil pek.
Birbirinin zıddıdır (ahiret) ile (dünya).
İkisinin sevgisi, toplanmaz bir araya.
Birinden uzaklaşan, yaklaşır öbürüne.
Birisi kalbe girse, yer kalmaz diğerine.
Nasıl istersen yaşa, ölürsün bir gün elbet.
İstediğini topla, ayrılırsın akıbet.
Bugün, ölmüş kabul et ey oğlum kendini sen.
Mutlak olacak şeyi, hem oldu bil şimdiden.
Oğlum, tavşanlar gibi, gözü açık uyumak,
Daha çok sürecek mi, ecel yaklaşıyor bak!
Ölüm vakti gelince, uyandırırlar bizi.
Lakin o uyanmanın, olmaz hiç faidesi.
Dünya düşkünleriyle arkadaşlık eylemek,
(Öldürücü zehir)dir, pek sıkı kaçmak gerek.
Bu zehirle ölenin, yeri, sonsuz ateştir.
Aklı olan kimseye, bir işaret yetişir.
Dünya adamlarından uzak dur, görme hatta.
Aslandan kaçar gibi, kaç onlardan adeta.
Zira aslan, insanın alır yalnız canını.
Onlar ise, alırlar dinini, imanını.
Hadis-i şerifinde, bir gün Nebiyy-i zişân,
Bunun kötülüğünü etmiştir şöyle beyan:
(Zengine, malı için alçaklık gösterenin,
Gider üçte ikisi bu sebepten dininin.)
Düşün ki, onlar ile görüşmen ne içindir?
Mal ve mevkileriyle ilgili değil midir?
Aman oğlum dikkat et, onlara olma yakın.
Onların zararından, kendini iyi sakın.
Zira bu, öyle fena iştir ki, akabinde,
Nasihat dinlemeye yer bırakmaz kalbinde.
Böyle ağır yazmamın sebebi şu ki oğlum,
Başka türlü uyanman çok zordur, biliyorum.
Hak teâlâ, bizlere versin de olgun ihlas,
Beğenmediği şeyden, tamamen etsin halas.
|