Muhammed Murad adlı birine, mektubunda,
Şöyle etti nasihat (haramlar) hususunda:
(Kıymetli dostlarımın, bu dünyanın tadına,
Çekici, cazibeli, süslü günahlarına,
Aldanmış olmasından, çok fazla korkuyorum.
Gaflet etmelerine, pek çok üzülüyorum.
Şeytanın dürtmesiyle, ayrılıp mubahlardan,
Şüpheli ve harama uzanacaklarından,
Sahibimize karşı utanacak bir hale,
Düşeceklerinden de, sıkılıyorum öyle.
Tövbe ve istiğfara, çok devam etmelidir.
Haramlar, öldürücü zehir bilinmelidir.
Sana söyleyeceğim tek sözüm yalnız şudur.
Çocuksun, yolun ise bir hayli korkuludur.
Hak teâlâ bizlere, çok acıdığı için,
Çok şeyi mubah etmiş, vermiştir ruhsat, izin.
Ve lakin ruhu hasta, kalbi bozuk olanlar,
Mubahlarla doymayıp, hudut tanımayanlar,
Haram ve şüpheliye maalesef el uzatır.
Böyle kullar, ne bedbaht ve ne çok zavallıdır.
İslam’ın hududunu gözetip ince ince,
Buradan dışarıya taşmamalı böylece.
Alışkanlık üzere, vardır çok namaz kılan.
Fakat az, hem pek azdır, bu hududu kollayan.
Doğru, halis olarak ibadet edenleri,
Bozuk olanlarından ayıran farkın biri,
Allah’ın her emrini, harfiyen gözetmektir.
Hududu aşmamaya, itina göstermektir.
Çünkü namaz ve oruç eda olunduğunda,
Görünüşte, aynıdır halis ve bozuğu da.
Zira Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
(Dininizin direği, temeli bu vera’dır.)
Ve yine hadisinde o Allah’ın Habibi,
Buyurdu ki: (Hiçbir şey, olamaz vera gibi.)
Bu kıymetli ömrümüz, kusurla, kabahatla,
Geçiyor, tükeniyor her gün günah yapmakla.
Bunun için tövbeden, istiğfar eylemekten,
Konuşmamız hoş olur, Hakka boyun bükmekten.
Zira Nur suresinde buyurdu ki Rabbimiz:
(Ancak, tövbe etmekle kurtulabilirsiniz.)
Ve Enam suresinde, etti ki emr-ü ferman:
(Sakının gizli açık, her türlü günahlardan.)
Herkese farz-ı ayndır günaha tövbe etmek.
Hiç kimse kurtulamaz, tövbeden, kadın erkek.
Nasıl kurtulurlar ki bu tövbeden insanlar,
Peygamberler ederdi, hem de tövbe, istiğfar.
Bütün Peygamberlerin sonu ve en yükseği,
Olan Resulullah da yapardı bu tövbeyi.
Allahü teâlâdan utanıp sıkılarak,
Af dilemek gerekir, gözyaşı akıtarak.
Ve farzlardan birini, özürsüz terk ettiyse,
Onun da, kazasını yapmalıdır o kimse.
Kul hakkı da var ise, ödeyip helallaşmak,
Ve dua etmek ile kurtulur ondan ancak.)
|