İmam-ı Rabbani ki, çok büyük evliyadır.
O bir gün sohbetinde şöyle buyurmaktadır:
Namazı, bile bile kılmayıp, üzülmeyen,
Ve kaza etmeyi de, maalesef düşünmeyen,
Azap çekmekten dahi korkmazsa bunun için,
Küfre girip, imanı kaybolur o kişinin.
İbadeti, harama benzetip öyle yapmak,
Mesela çalgı ile, şarkıyla namaz kılmak,
Yahut çalgı çalarak okumak da Kur’anı,
Küfr olup, böyle yapan, zayi eder imanı.
Bir veli buyurur ki: (İnsanı, cenâb-ı Hak,
Oyun, eğlence için yaratmadı muhakkak.
Yiyip içmek, keyf sürmek için yaratılmadık.
Yalnız ibadet için yarattı bizi Halık.
Resulün bildirdiği ibadetlerin hepsi,
İyi düşünülürse, bizedir faidesi.
Kullara yaradığı için emr olunmuştur.
Yoksa, ibadetlerin, Ona faydası yoktur.
Allah, muhtaç değildir kulun ibadetine.
Onları, emirlerle şereflendirdi yine.
Her şeye muhtaç olan ve çok aciz olan biz,
Bu büyük ihsan için teşekkür etmeliyiz.
Oğlum, bugün mesela, bir müdür, bir işçiye,
Emir verse, herhangi bir işi yapsın diye.
İşçi, o vazifeye, ne de çok kıymet verir.
Bana, müdür bu işi verdi diye sevinir.
Seve seve, zevk ile yapar onu o işçi.
İftihar vesilesi yapar hem de o işi.
Şimdi, yazıklar olsun, Allah’ın yüksekliği,
O müdürünki kadar acep değil midir ki,
Onun emirlerine böyle çalışılmıyor.
Ve (Evvela vazife, sonra namaz) deniyor.
Halbuki amirlerin amiridir Rabbimiz.
Önce, Onun emrini ifa eylemeliyiz.
Namaz, Hak teâlânın emridir, yani farzdır.
Özürsüz kılmayana, çok büyük ceza vardır.)
|