Allah adamlarından, bir büyük evliyadır.
Mektubat kitabında şöyle buyurmaktadır.
(Bir velinin kalbinden feyz alabilmek için,
Onun veliliğine inanmak lazım ilkin.
Sonra, onu sever ve itaat eder ise,
Sevgisi nisbetinde, kavuşur çok feyize.
Kuvvetli olur ise, veliye muhabbeti,
Uzakta olmasının olmaz ehemmiyeti.
Yani o evliyadan uzakta olsa bile,
Çok feyize kavuşur sevgisi sebebiyle.)
Başka bir mektubunda buyurdu: (Dünya fani.
Ömürler kısa olup, eceller gelir ani.
Bu ömrü, çok kıymetli şeylerle geçiriniz.
Önce, İslamiyet’i iyice öğreniniz.
Karanlık geceleri, Kur'an tilavetiyle,
Nurlandırmak lazımdır dua ve tövbe ile.
Tasavvufa girmenin, şu ki asıl hikmeti,
Allah’tan gayrisine kesmektir muhabbeti.
Yani kul olduğunu, gayet iyi bilmektir.
Ve kulluk yapmasını iyice öğrenmektir.
Yok iken yaratıldı, en sonunda ölecek.
Yiyecek bedenini, mezarda kurt ve böcek.
Kul, bunları düşünüp, çok aciz olduğunu,
Bilerek, ona göre yapmalı kulluğunu.
Başıboş bırakmadı insanı Hak teâlâ.
Mükellef kıldı onu, emir ve yasaklarla.
Yani insan, nefsinin her bir istediğini,
Yapamaz, çünkü yoktur Rabbinin buna izni.
Yani tâbi olarak hayvani zevklerine,
Azap çekmelerini istemedi O yine.
Yaşamaları için çok huzurlu ve rahat,
(Kur’an-ı kerim) diye gönderdi bir talimat.
Faideli şeyleri emretti yapmamızı.
Zararlı şeylerden de, istedi kaçmamızı.
İnsan, iki cihanda isterse eğer huzur,
İslam’ın ahkamına tam uymaya mecburdur.
Nefsinin, haram olan arzularını şayet,
Terk ederse bir insan, bulur sonsuz saadet.
Kim tâbi olmaz ise, İslam’ın ahkamına,
Duçar olur Rabbinin gadap ve azabına.
İslamiyet’e uyan, mesut ve rahat olur.
Sahibi tarafından sevilir, huzur bulur.
Bu dünya tarlasına, tohumunu ekmeyen,
Hep nefsin arzuları doğrultusunda giden,
Hasat vakti gelince, alamaz hiçbir mahsul.
Çok zor duruma düşer, mahşer günü böyle kul.
Bu dünya hayatında, Rabbine ibadetten,
Kaçanlar, mahrum kalır ebedi saadetten.
Bir dünya lezzeti ki, değilse haram, yasak,
Ona, izin vermiştir kullara cenâb-ı Hak.
Bunun için Müslüman, ehl-i sünnet üzere,
Bir iman ve itikat edinmeli ilk kere.
Sonra, öğrenmelidir ne ise farz ve haram.
Farzları eda edip, günahtan kaçmalı tam.
|