Ruslar hücum edince Erzurum beldesine,
Bu, Erzurum halkının gayret verdi hepsine.
Ve yediden yetmişe, herkes silahlanarak,
Müdafaa durumuna geçtiler toplanarak.
O gece, gümbür gümbür davullar çalıyordu.
İnsanlar, cihad için harbe çağrılıyordu.
Tanyeri ağarmadan, Erzurum’da cümle halk,
Bu davul sesleriyle yerlerinden kalkarak,
Kazma kürek cinsinden ne varsa evlerinde,
Alarak, toplandılar şehrin orta yerinde.
Kahraman dadaş halkı, o gece kadın, erkek,
Vatan müdafaasında, oldular tek bir yürek.
Gecenin sabahında, ağarırken tan yeri,
Çınlatmaya başladı ezan sesi her yeri.
Doruğuna çıkmıştı herkesin heyecanı,
Zira Osman Bedreddin okuyordu ezanı.
Öyle okuyordu ki aşk ile ve ihlasla,
Kendinden geçiyordu dadaş halkı o hazla.
Ve hatta Erzurum’un dağı, taşı, tepesi,
Sanki tekrar ederdi dile gelip bu sesi.
Bu ezan, gönüllere sanki nur taşıyordu.
Şüheda ruhlarını sanki çağırıyordu.
O böyle yayılırken her yere dalga dalga,
Bambaşka bir cesaret ve şevk geldi o halka.
Zirvesine çıkmışken bu heyecan ve iman,
Çalınmaya başladı mehter de tam o zaman.
Gönüller, vatan için, din için çarpıyordu.
Gözler, savaşmak için bir emir bekliyordu.
Miralay Bahri Bey'in bir işareti ile,
Hücuma geçti millet (Allah Allah!) sesiyle.
O an moskofa karşı başladı ki bir savaş,
Sanki aslan kesildi kahraman halk-ı dadaş.
Bahri Bey haykırırdı: (Urun ha gardaşlarım!
Urun Allah aşkına, kahraman dadaşlarım!)
Allah’ın yardımı ve evliya tasarrufu,
Sayesinde, kovdular yurtlarından moskofu.
O gün, halkı yekvücut, yek kalb yapan tek unsur,
Sırf Osman Bedreddin’in o ezanı olmuştur.
Ahmed Muhtar Paşa da, işitip sonra bunu,
Merak etti, ezanı kimin okuduğunu.
Bir talimat verdi ki hemen adamlarına:
(Ezanı okuyanı, öğrenip deyin bana.)
Yaverler, bu emirle etrafa dağıldılar.
Onun kim olduğunun haberini aldılar.
Gelip arz ettiler ki: (Efendim, Hafız Osman,
Bedreddin adında bir ermiş ezan okuyan.)
|