Sehl ibni Abdullah-ı Tüsteri hazretleri,
Meşhurdu nefsi ile olan riyazetleri.
Nasihat istemişti bir kişi kendisinden.
Buyurdu: (İncinmesin katiyen kimse senden.
Zira kul hakkı gibi, mühim şey yok bu dinde.
Şimdi helallaşmazsan, çok zor olur o günde.
Allah affetse dahi her günahı, bu hariç,
Kul hakkına gelince, affeylemez onu hiç.
O borç ödenmedikçe, kurtuluş olmaz, heyhat!
Orada, para pul da geçmiyor, aman dikkat!
Mesela borçlu isen birine bir liracık,
Mahşerde, ödenmesi olmaz hiç kolaycacık.
Yetmiş yıl, cemaatle kıldığın namazların,
Ecrini, senden alıp, verirler ona yarın.
Sıratta, yedi yerde insanlar durdurulur.
Yedinci, son durakta, kul hakkından sorulur.
Öyle dehşetlidir ki Sırat'ın bu durağı,
Peygamberlerin bile, çözülür dizi bağı.)
Bir başkası nasihat isteyince bir zaman,
Buyurdu ki: (Evladım, nefsine uyma, aman!
Senin büyük düşmanın, nefsindir ey evladım!
Onun hilelerini takip et adım adım.
O, yalnız sana değil, düşmandır hem Allah'a.
Sana, nefsinden gayri büyük düşman yok daha.
Her an fırsat kolluyor seni aldatmak için.
Eğer ki aldanırsan, hüsrandır sonra işin.
Nefsine tâbi olmak, en feci bir afettir.
En büyük ibadet de, ona muhalefettir.
Bir kimse, boş işlerle uğraşıyorsa şayet,
Rabbin sevmediğine, bu, en açık işaret.
Mümin, faydalı işle, veyahut ahiretle,
Meşgul olmalıdır ki, kurtulsun bu suretle.)
Ve yine buyurdu ki: Bilin ve olun agah.
Gün be gün kullarına, şöyle buyurur Allah:
(Ey kulum, bir an yok ki, anmayayım seni ben.
Lakin hiç anmıyorsun sen beni, acep neden?
Ben sana, türlü türlü nimetler veririm hep.
Sen, gayriye teşekkür edersin, neden acep?
Ben seni, Cennetime ediyorum da davet,
Sen ise, başkasına ediyorsun icabet.
Ben sana, gece gündüz yaparım bunca ihsan.
Sen ise, buna karşı, edersin bana isyan.
Sonunda huzuruma geleceksin, velakin,
Ne cevap verirsin ve ne olur mazeretin?)
Buyurdu: (Ey insanlar, dinde var ki üç esas,
Temin edin bunları, ilim, amel ve ihlas.
Nasıl yoksa kıymeti, amelsiz kuru ilmin,
Yine yoktur değeri, ihlassız amellerin.
Üçünü, hakkı ile elde ederse insan,
Olur Hakk’ın sevdiği, kâmil, iyi Müslüman.)
|