Tüccarlık yapıyordu gençlik senelerinde.
Bir kıtlık başgösterdi, bir ara Belh şehrinde.
Bu yüzden, suratları asık idi herkesin.
Açlıktan gülmüyordu yüzleri hiç kimsenin.
Rastladı o sırada neşeli bir köleye.
Merak etti, bu, niçin neşeli böyle diye.
Sordu ki: (Bu kıtlıktan, herkes üzüntülü hep.
Sen ise neşelisin, hikmeti nedir acep?)
O, cevaben dedi ki: (Ne için üzüleyim?
Çok varlıklı ve zengin bir efendim var benim.
Şefkatli, merhametli, cömerttir hem de gayet.
Ne için edineyim kıtlığı kendime dert?)
O bunu işitince, dedi: (Aman ya Rabbi!
Duymadım ben ömrümde güzel söz, bunun gibi.
O, bir kula güvenip, oluyor da bahtiyar,
Benim, yok tevekkülüm Rabbime onun kadar.)
Gençlik senelerinde, reisiydi gençlerin.
Gitti tapınağına bir gün mecusilerin.
Dedi ki: (Arkadaşlar, girelim de içeri,
Görelim şu ateşe tapan mecusileri.)
Girince gördüler ki, genç biri oturuyor.
Önünde ateş yakmış, ona secde yapıyor.
Dedi ki: (Bu ateşe ibadet etme sakın.
Allah'a iman et ki, azaptan kurtulasın.)
O böyle dediyse de, aldırmadı o fakat.
Ve hatta sinirlenip, gelip vurdu bir tokat.
Çok üzüldü o gencin böyle davranışına.
Ve sonra çıktı hemen, tapınağın dışına.
Dedi ki: (Arkadaşlar, benim kusurlarımdan,
O mecusi genç kişi, olamadı Müslüman.
Benim bozukluğumdan, etmedi sözüm tesir.)
Deyip, bu hadiseye oldu çok müteessir.
Tövbe istiğfar edip, ağladı için için.
Sel gibi gözyaşları akıttı bunun için.
Başladı hemen sonra, ilim tahsil etmeye.
Büyük bir âlim olup, tekrardan geldi Belh'e.
Fakat uzun seneler geçmiş idi aradan.
Geldi o tapınağa, talebeyle bir zaman.
Buyurdu ki: (Girelim, gelin şu tapınağa.
Hallerini görüp de, şükredelim Allah'a.)
Girip gördü içerde, gayet yaşlı bir kişi.
Buyurdu: (Müslüman ol, terk eyle bu ateşi.)
İhtiyar, (Peki) dedi hiç itiraz etmeden.
Bir şehadet getirip, imana geldi hemen.
Buyurdu: (Yıllar önce, bir genç vardı burada.
O, şimdi nerededir, yaşıyor mu dünyada?)
(O genç, benim) deyince, hayret edip dedi ki:
(İmana gelmemiştin o zaman, niye peki?)
Dedi: (Tesir etmedi sözlerin bana o gün.
Şimdi ise kalbime işledi tek bir sözün.)
|