Allahü teâlânın büyük bir evliyası.
Hemen kabul olurdu indallah her duası.
Ermeninin birisi, gelerek huzuruna,
Çocuksuz olduğundan, dert yandı şöyle ona:
Dedi: (Siz büyüksünüz, buna inanıyorum.
Dua edin, benim de oluversin çocuğum.)
Seyyid Taha, bir dua buyurdu Ermeniye.
O, buna çok sevinip, dönüp gitti geriye.
Beş sene sonra yine, huzuruna gelerek,
Dedi ki: (On çocuğum oldu tam bugüne dek.
Hatta her bir batında, oldu ikiz çocuğum.
Artık dua etmeyin, çocuk istemiyorum.)
Bir gün de, talebeden emredip bir kişiye,
Van’a göndermiş idi bir işi yapsın diye.
Dönerken, Van valisi, etti ki ondan talep:
(Geri gitmeseniz de, burada kalsanız hep.
Van halkına etseniz her gün vaaz-ü nasihat.
Bundan, size minnettar kalırım ben de bizzat.)
Dedi ki: (Seyyid Taha, üstadımdır ki benim,
O izin verir ise, elbet kabul ederim.)
Nehri'ye avdetinde, onun bu ricasını,
Söyleyip, talep etti izin ve rızasını.
Buyurdu ki: (Van için bir mürşid lazım, ancak,
Bu iş sana ve bana, pek nasib olmayacak.
Öyle zannederim ki, yakında bu iş yine,
Senin yakınlarından nasib olur birine.
Seyyid Fehim namında bir zattır ki o kişi,
İnşallah pek yakında, halleder o bu işi.
O, çok büyük evliya olur zannediyorum.
Lakin şimdi nerdedir, onu bilemiyorum.)
Bunları işitince, arz etti ki o ise:
(Efendim, akrabamdan var şimdi böyle kimse.
Bir amcazadem var ki Cizre’de şimdi benim,
Çok faziletli olup, ismi de Seyyid Fehim.
Buyurduğunuz gibi, fevkalade kimsedir.
Şu anda din ilmini tedris eylemektedir.)
Buyurdu: (Öyle ise, bir daha geldiğinde,
Onu da, yanımıza getir beraberinde.)
(Peki Efendim!) deyip, bir hayli sevinerek,
Müjdeledi onları, evlerine giderek.
Babası da işitip, çok memnun oldu buna.
Oğlu Fehim’i alıp, düştü Nehri yoluna.
Giderken, kendisine tembih etti: (Ey oğlum!
Büyük bir evliyaya seni götürüyorum.
Adı, Seyyid Taha ki, o, kutbudur bu asrın.
Kemale gelmedikçe, ondan ayrılmayasın.)
Mübarek huzuruna varınca en nihayet,
Görüp Seyyid Fehim’i, eyledi çok muhabbet.
|