Taha-yı Hakkari, büyük âlim ve veli.
Sohbeti, her insana olurdu faideli.
Bir gün de buyurdu ki: (İyi dost ve arkadaş,
İnsanı, doğru yola getirir yavaş yavaş.
Hadiste buyuruldu: (Dostluk eylediğiniz,
Kimsenin dini gibi olur sizin dininiz.)
(Ben iyi miyim?) diye, edersen eğer merak,
Kiminle arkadaşlık ediyorsun, ona bak.
Kiminle birliktesin, dikkat et asıl buna.
Çünkü kalb, çabuk kayar sevdiğine, dostuna.
İyilerle olursan, sen de iyi olursun.
Bozukların yanında, sen dahi bozulursun.
Çünkü kalb, karşısında kim varsa, ona kayar.
Yahut da onun kalbi, meyledip sana akar.
İyi insanlar ile berabersen, çok iyi.
Arkadaşın kötüyse, bozar o seni dahi.
Bu zaman, kurtulmanın, bir tek çaresi vardır.
O da, hep iyilerle beraber bulunmaktır.
Kur'anda, (Ey müminler, iman ediniz!) diye,
İman tazelemeyi emrediyor bizlere.
Zira kalıcı olmaz taklidi olan iman.
Onun hakikatine kavuşmalı Müslüman.
Bu da, kâmil bir zatın sohbeti ile olur.
Yoksa, o büyüklerin kitapları okunur.
Çünkü kitap okumak, yarısıdır sohbetin.
Bu yolla da alınır feyzi o büyüklerin.
İyi kimseler ile bulunun ki siz dahi,
Zira beraberlikte, gelir feyz-i ilahi.
Bu dünya bir hayaldir, değmez bel bağlamaya.
Zira insan, sonunda, mahkumdur ayrılmaya.
Bir kimse var idi ki, kendine ev yapardı.
Karşısına geçer ve hayran hayran bakardı.
Çok itina ederdi lakin bina ederken,
Korkuya kapılırdı, ölümden bahsederken.
Cenaze namazına gitmez idi o hatta.
Bilmezdi ki, ebedi kalınmaz bu hayatta.
Bir cenaze görseydi, arkasını dönerek,
Kaçar ve bir an önce, ederdi o yeri terk.
(Niçin böyle yaparsın?) diye sordum ona ben.
Dedi ki: (Ne yapayım, korkuyorum ölümden.)
Lakin o, kalbi durup, vefat etti bir gece.
Çok sevdiği dünyayı terk eyledi böylece.
Hiç korkunun ecele faydası yok ki elbet.
İnsan, ömrü bitince ölecektir akıbet.
Mümin, hazırlığını yapmalı ki mükemmel,
Zira hiç belli olmaz, ani gelir hep ecel.
Çok sakınmak gerekir, bilhassa kul hakkından.
Çünkü mahşer gününde, zor kalkılır altından.
Öyleyse kıyamette, pişman olmamak için,
Hakkını yemeyelim, asla hiç bir kişinin.)
|