Resulün, o mübarek nurlu yüzünü, bir an,
Görüp, aşık olanlar çok var idi o zaman.
Şerefli sohbetini bir kere dinleyince,
Hayran olup, Müslüman olanlar vardı nice.
Abdullah bin Selam’dı biri bu kimselerden.
Yahudi âlimiydi henüz iman etmeden.
Kendisi anlatır ki: Ben, İncil ve Tevrat’ı,
Babamdan okuyarak, öğrendim hakikatı.
Yani ahir zamanda bir peygamber gelecek,
Diye, küçük yaşımda öğrenmiştim, bu gerçek.
Babam bana derdi ki: (Gelecek o peygamber,
Harun Nebi neslinden gelecek olsa eğer,
İnanır, tâbi olur, ederim mutabaat.
Başka soydan gelirse, inanmam Ona fakat.)
Lakin o, Resulullah Medine’ye gelmeden,
Bir gün vefat eyledi Ona iman etmeden.
Daha sonra Mekke’de, Onun, nübüvvetini,
Ve bunu, aşikâre ilan eylediğini,
Duyunca, iman ettim o Resule hemence.
Zira geleceğini bilirdim daha önce.
Lakin bu imanımı saklayıp, sükut ettim.
Ve Onun Medine’ye teşrifini bekledim.
Vakta ki teşrif etti o Resul Medine’ye,
Koştum hemen görüp de iman edeyim diye.
Mübarek cemalini, ilk defa görür görmez,
Düşündüm ki: Bu yüzün sahibi yalan demez.
Kalabalık içine karışmıştım o gün ben.
Nübüvvet nuru ile tanıdı beni hemen.
Ve şöyle buyurdu ki görünce beni ilkin:
(Medine’nin âlimi İbni Selam sen misin?)
(Evet, benim) deyince, bana, (Yaklaş!) buyurdu.
Yanına yaklaşınca, şöyle bir sual sordu:
(Benim geleceğimi, ismimi, Allah için,
Tevrat'ta okuyup da öğrenmemiş mi idin?)
Ben, (Okumuştum) deyip, arz ettim: (Efendim siz,
Allah’ın sıfatları nedir, söyler misiniz?)
Benim bu sualimin karşısında o Server,
Hemen cevap vermeyip, bir miktar beklediler.
Cibril aleyhisselam, inerek yeryüzüne,
Bir sure inzal etti Allah’ın Resulü'ne.
Okudu Resulullah o İhlas suresini.
Ben, edeple dinleyip, tasdik ettim hepsini.
Dedim: (Ya Resulallah, sen doğruyu söylersin.
Ve bizi, bâtıl yoldan Hakk'a davet edersin.
Şehadet ederim ki, Allah’tır asıl ilah.
Sen de, Onun kulu ve Peygamberisin vallah.)
Şehadeti getirip o Serverin önünde,
Ona iman etmekle şereflendim o günde.
|