Hazret-i Aişe’den rivayet edilir ki:
Hazret-i Peygamberin son hastalığı idi.
Bir gün bana buyurdu: (Söyleyin Ebu Bekre.
Eshabıma, namazı o kıldırsın bu kere!)
Dedim ki: (Yerinize geçerse babam eğer,
Ağlamaktan, sesini işitmez hiç kimseler.
Emir buyurunuz da, Ömer ibnil Hattab'a,
Namazı o kıldırsın imam olup Eshaba!)
Ve lakin buyurdu ki tekraren Fahr-i enam:
(Ebu Bekre söyleyin, eshaba olsun imam!)
Dedim: (Çok mükedderdir pederim bu aralık.
Emir buyursanız da, Ömer yapsa imamlık.)
Ve lakin aynı emri verdi yine bu kere:
(Eshaba imam olsun, söyleyin Ebu Bekre!)
Ben bunun üzerine, Ömer ibnil Hattab'ın,
Kızı Hafsa'ya varıp, vaziyeti anlattım.
Dedim: (Teklif eyle ki, gidip Resulullaha,
Baban hazret-i Ömer, imam olsun Eshaba.)
Lakin o teklifi de, reddeyledi o Server.
Ve üzülüp, Hafsa'ya buyurdu ki bu sefer:
(Ben Ebu Bekr diyorum, siz Ömer diyorsunuz.
Niçin benim sözümü siz dinlemiyorsunuz?)
Hazret-i Hafsa dahi, üzülüp gitti geri.
Resulullah, babamı sürdü yine ileri.
Aişe validemiz yine şöyle nakleder:
Bir hadis-i şerifte buyurdu ki o Server:
(Nasıl her Peygamberin bir arkadaşı vardır,
Benim de Cennetteki arkadaşım Osman'dır.)
Ve yine Resulullah, sahabe-i kiramdan,
Bazısıyla bir yerde bulunurken bir zaman,
Anlatırdı yakında doğacak fitneleri.
O sırada, öteden yürüyüp geçti biri.
O şahsı göstererek, buyurdu ki: (Bu, o gün,
Yolunda olacaktır Allah ve Resulünün.)
Eshab görmek istedi o şahsı her kim ise.
Baktılar, Osman ibni Affan idi o kimse.
Yine buyurdular ki peşinden bunun hemen:
(Bu şahıs, o fitnede katledilir mazlumen.)
|