İlk imana gelmekle şereflenen eshabdan,
Biri dahi Mus’ab bin Umeyr idi o zaman.
Ailesi, asil ve zenginiydi Kureyş’in.
Naz ve niyaz içinde büyüdü bunun için.
Resulün sözlerini işitince nihayet,
Kalbinde, Ona karşı hasıl oldu muhabbet.
Ona kavuşmak için, yanıp tutuşuyordu.
Nihayet iman edip, hidayete kavuştu.
Dininden dönsün diye, bir mahzene attılar.
Kendisini, günlerce aç susuz bıraktılar.
Kızgın güneş altında yaptılar çokça azap.
Ki, Resulün dininden vazgeçer belki Mus’ab.
Lakin o, sabrederek bu zor işkencelere,
Asla taviz vermedi imanından bir zerre.
Halbuki önceleri, çok müreffeh olarak,
Büyürdü ki, haline imrenirdi cümle halk.
Allah ve Resulüne vakta ki etti iman,
Günlük nafakasını, babası kesti o an.
Türlü işkencelere tâbi tuttu oğlunu.
Dünya nimetlerinden tam mahrum etti onu.
Bir gün geldi Resule, çok perişandı hali.
Şöyle anlatmaktadır bunu hazret-i Ali:
(Bir gün oturuyorduk Resul-i zişân ile.
Geldi Mus’ab bin Umeyr, hal-i perişan ile.
Gözleri yaşla doldu Resul-i müctebanın.
Ve bize buyurdu ki: (Şu Müslümana bakın.
Onu, anne babası besledi fevkalade.
İslam’ın sevgisiyle işte geldi bu hale.)
O zamanlar Mekke’de, çok gergin hava vardı.
Kâfirler, müminlere eziyet yaparlardı.
Sevgili Peygamberle görüşseydi kim eğer,
Yapıyorlardı ona çok feci işkenceler.
Medineli bir grup Müslümanlar, bir gece,
Resulle, Akabe’de görüştüler gizlice.
Dediler ki: (Biz sana, her hususta teslimiz.
Her ne emir verirsen, yerine getiririz.)
Sonra bu Müslümanlar, Medine’ye dönerek,
Halka, İslamiyet’i anlattılar gezerek.
Bu halis müminlerin yaptığı bu davetle,
Yayıldı İslamiyet Medine’de süratle.
İslam’ı, daha iyi öğrenmek için dahi,
Muallim istediler Resulden bizatihi.
Sahabeden Mus’ab bin Umeyr’i seçip bizzat,
Gönderdi Resulullah Medine’ye o saat.
Gitti Hazret-i Mus’ab Medine beldesine.
Es’ad bin Zürare’nin, yerleşti hanesine.
Onun ile birlikte, ev be ev dolaştılar.
Resulün sevgisini halka aşıladılar.
Hatta Resulullahı, düşmanların şerrinden,
Koruyacaklarına, söz aldılar hepsinden.
|