Eshabın, ilk imana gelen simalarından,
Biri dahi, Ka’b ibni Züheyr idi o zaman.
Sahabe-i kiramın meşhur bir şairidir.
Kaside-i bürde nam şiirin sahibidir.
Babası Züheyr dahi şair idi o zaman.
Lakin vefat etmişti İslam tebliğ olmadan.
Vasiyet etmişti ki oğlu Ka'b ve Büceyr’e:
(Siz bari iman edin gelecek Peygambere.)
Ne zaman ki İslam’ı tebliğ etti o Server,
İşitip, Medine’ye yollandı hemen Büceyr.
Allah’ın Resulünün, görünce nur yüzünü,
Şehadeti söyleyip, iman etti o günü.
Ka'b bunu işitince, çok kızdı kardeşine.
Ona karşı bir kin ve nefret doldu içine.
Allah’ın Resulü'nü ve İslam’ı zemmeden,
Hakaretler dolusu bir şiir yazdı hemen.
Resul bunu duyunca, buyurdu ki eshaba:
(Onu hemen öldürsün, kim rastlarsa o Ka'ba.)
Bildirdi Büceyr dahi bunu biraderine.
Dedi ki: (Ey kardeşim, sen de gel, gir bu dine.
Kurtarmak istiyorsan Cehennemden kendini,
Gel de bir gör gözünle Allah’ın Habibini.)
Ka'b mektubu alınca, ateş düştü kalbine.
O anda aşık oldu Allah’ın Habibine.
Kalbi, Resulullahın aşkıyle doldu taştı.
O gün yola çıkarak, Medine’ye ulaştı.
Yanıp tutuşuyordu Resulün sevgisiyle.
Uzun bir şiir yazıp, getirdi bunu dile.
Tebdil-i kıyafetle, ertesi gün erkenden,
Gelip mescid önünde, deveden indi hemen.
Girip, Resulullahın oturdu tam önüne.
Edeple arz eyledi Allah’ın Resulüne.
Dedi: (Ya Resulallah, Ka'b ibni Züheyr şu an,
Haline pişman olmuş, istiyor sizden eman.
Eğer huzurunuza getirirsem kendini,
Kabul eder misiniz onun hidayetini?)
Buyurdu: (Pişman ise, affolur o da elbet.)
Ka'b bunu işitince, getirdi bir şehadet.
Dedi: (Ben inandım ki, mabud, Allah’tır ancak.
Yoktur başka bir ilah ibadet olunacak.
Sen dahi, hak olarak gelen bir Peygambersin.
Bizleri bâtıl yoldan, Hakka davet edersin.)
Allah’ın Sevgilisi sordu ona: (Kimsin sen?)
Dedi: (Ka'b bin Züheyr'im, eğer kabul edersen.)
İzin alıp okudu sonra kasidesini.
Güzel methediyordu Hakkın Sevgilisini.
Çok hoş geldi bu şiir Allah’ın Resulü'ne.
Hırkasını çıkarıp, örttü Ka'bın üstüne.
Ve (Kaside-i bürde) dendi ona bu yüzden.
Zamanımıza kadar, gelmiştir tâ o günden.
|