Bir gün Ebu Hüreyre anlatıyor ki şöyle:
Bir zaman, fakir biri gelerek o Resule,
Dedi: (Ya Resulallah, bir kızım var ki benim,
O şimdi evlenecek, biraz yardım isterim.)
Ona buyurdular ki: (Olsaydı bu aralık,
Vermek isterdim sana, az da olsa dünyalık.
Yine de, bir ihsanda bulunayım size ben.
Yarın bana ufak bir şişe getir evinden.)
Ertesi gün, huzurda gördüm aynı kimseyi.
Verdi Resulullaha elindeki şişeyi.
Mübarek elleriyle, Resulullah bir şeyle,
Terinden, bir kaç damla sıyırdı o şişeye.
Buyurdu ki: (Kızına, bu, benden hediyedir.
Bunu, esans olarak kullansın, pek güzeldir.)
O kadın, o kokuyu kullandı uzun zaman.
Daha güzel kokardı, o, misk ve her esanstan.
Yine Ebu Hüreyre şöyle nakleder ki hem:
İmana gelmemişti önceleri validem.
Ne kadar uğraştıysam, hiç fayda vermemişti.
Ne yolu denediysem, asla kâr etmemişti.
Bazen yumuşaklıkla, bazen de sert söyledim.
Olmayınca, son çare Resulullaha geldim.
Dedim: (Ya Resulallah, anneme dua buyur.
Hak teâlâ, kalbine versin hidayet ve nur.)
Merhamet buyurarak, el kaldırıp o zaman,
Dua buyurdular ki, validem etsin iman.
Ben buna çok sevinip, ayrıldım o Resulden.
Büyük bir ümit ile anneme gittim hemen.
Yanına varmak için sabırsızlanıyordum.
İmana geldiğini görür müyüm? diyordum.
Bunları düşünerek eve vardım böylece.
Kapıyı çaldımsa da, açılmadı hemence.
Gayet sabırsızlanıp, kapıyı tekrar çaldım.
Yine açılmayınca, bir hayli meraklandım.
Ben böyle bekliyorken, kapıya geldi annem.
Şehadet söylüyordu açarken kapıyı hem.
Dedi ki: (Biraz önce, otururken şurada,
Kalbim birden değişip, yumuşadı o anda.
Yani İslam’a karşı, bende bir meyil oldu.
Kalbim, Resulullahın muhabbetiyle doldu.
İçimde abdest alma ihtiyacını duydum.
Sen kapıya vururken, ben abdest alıyordum.)
Ben bunları duyunca, ağladım sevincimden.
Hemen birbirimize sarıldık o sevinçten.
Resulullaha gittim daha sonra ben yalnız.
Dedim: (Elhamdülillah, kabul oldu duanız.)
Peygamber-i zişân da buna çok sevindiler.
(Sonsuz şükürler olsun Rabbimize) dediler.
|