Sahabe-i kiramdan Amr bin Cemuh Ensari,
Vardı ki, sakat idi ayaklarından biri.
Buna rağmen bakmayıp bu özürlü haline,
Dört oğluyla giderdi her gazaya o yine.
Uhud’a gitmeyi de çok istedi o zaman.
Men etti oğulları, onu işbu gazadan.
Dediler ki: (Sakatsın, sen gelme, otur evde.
Dördümüz savaşırız biz senin yerine de.)
Dedi ki: (Cenk etsin de o Allah’ın Habibi,
Olur mu oturayım ben evde kadın gibi?)
Ordu gittikten sonra, hemen kalktı yerinden.
Hanımına, (Elveda!) deyip çıktı evinden.
Ve dua eyledi ki yüksek sesle, aşikâr:
(Ya ilahi, evime döndürme beni tekrar!)
yetişip, bir şevk ile girdi cenk meydanına.
(Siz biraz geri durun!) dedi oğullarına.
O sakat hali ile, cenk edip, en nihayet,
Nasib oldu ona da, özlediği şehadet.
Dört oğlundan biri de, şehid oldu peşinden.
İşitti bu haberi hanımı Medine’den.
Devesine binerek, düştü Uhud yoluna.
Rastladı yerde yatan helaliyle oğluna.
Her ikisini alıp, deveye bindirerek,
Medine’nin yolunu tuttu kederlenerek.
Hazret-i Aişe’ye rastladı yolda bir an.
Sordu ona Aişe: (Ne haber var Uhud’dan?)
Dedi: (Elhamdülillah, sağdır Peygamberimiz.
Ondan gayri ne bela gelse de dert etmeyiz.)
Sordu yine Aişe: (Bu cesetler kimindir?)
Dedi ki: (Biri oğlum, biri de helalimdir.)
O sırada devesi, diz üstü çöktü birden.
Çok uğraştı ise de, kaldıramadı yerden.
Dedi ki: (Bundan fazla yük vururdum buna ben.
Hiç böyle yapmamıştı, çok garip hakikaten.)
Kaldırıp tevcih etti Medine cihetine.
Lakin deve gitmeyip, oturdu yere yine.
Bir de Uhud yönüne deveyi sürdü bir an.
Bu sefer direnmeyip, süratle gitti hayvan.
Kadın, şaşkın bir halde Uhud’a döndü yine.
Gelip arz ettiğinde Allah’ın Habibine,
Buyurdu ki: (Helalin, evinden ayrılırken,
Bir şey söylemiş miydi bu gazaya gelirken?)
Arz eyledi ki: (Evet, demişti ki: İlahi!
Cenkten sonra, evime döndürme beni geri.)
Buyurdu: (Bunun için gitmedi deven senin.
Cennette arkadaştır oğlun ile helalin.)
|