Aişe-i Sıddıka hazretlerine bir gün,
İftira etmişlerdi münafıklar büsbütün.
Üzüldü Resulullah bu sözler sebebiyle.
İstişare eyledi, hemence eshabiyle.
Hazret-i Ömer’le de konuşarak o Server,
Sordu ki: (Sen bu işe, ne diyorsun ya Ömer?)
Dedi: (Ya Resulallah, bu sözler hep yalandır.
İnanmayın, hepsi de büyük bir iftiradır.
Böyle sözler, yakışmaz bir Müslüman kişiye.
Elbette imanlı ve tertemizdir Aişe.)
Onun bu sözlerine, tam muvafık olarak,
Bir âyet-i kerime gönderdi cenâb-ı Hak.
Ve şöyle buyurdu ki bu âyette Rabbimiz:
(Onu duyduğunuzda, şöyle demeliydiniz:
Bu sözler, Müslümana yakışmayan laflardır.
Hâşâ, bunların hepsi, büyük bir iftiradır.)
Yine Resul-i ekrem, hadis-i şerifinde,
Ömer ibnil Hattab’ın, buyurdu ki methinde:
İslam dini, mahşerde, insan şekli alarak,
Gelir güzel surette ve süslenmiş olarak.
Onun kim olduğunu bildiği halde yine,
Allah, (Sen kimsin?) diye sorar İslam dinine.
(Ben İslam’ım) deyince o da cevap olarak,
(Öyleyse Cennete gir!) buyurur cenâb-ı Hak.
İslam da cevabında arz eder ki: (İlahi!
Beni aziz tutup da, ikram edeni dahi,
Bugün sen aziz tutup, ikram eylemedikçe,
Girmem asla cennete, o kulun girmedikçe.)
Ona, Hak teâlâdan şöyle bir hitap gelir:
(Seni aziz tutanı, kim ise, bul da getir!)
Ömer ibnil Hattab’ı, bulup, tutar elinden,
Sonra, yüksek bir sesle, arz eder şöyle hemen:
(Ya Rabbi, herkes beni horladığı bir anda,
Bu, beni aziz tutup, bulundu çok ikramda.)
O zaman Hak teâlâ, şöylece hitab eder:
(Peki, götür Cennete, onu dahi beraber.)
Lakin o, yine durup, Cennete girmez o an.
Bir niyazda bulunur, yine Hak teâlâdan.
Der ki: (Hal-i hayatta olduğu günden beri,
Tâ kıyamete kadar, bu zatı sevenleri,
Cennete göndermezsen benim ile şu saat,
İletmem bu kulunu Cennete ben de bizzat.)
O zaman Hak teâlâ buyurur: (Öyle ise,
Peki, al onları da, kalmasın tek bir kimse.)
Safların arasında dolaşır İslam dini.
Arar bulur, bilcümle onun sevenlerini.
Hazret-i Ömer ile, onlar da hep birlikte,
Ebediyen cennete girerler böylelikle.
|