Ömer bin Abdülaziz, halifeyken, ilk defa,
Şöyle bir mektup yazdı, Salim bin Abdullah’a:
(Allah’ın takdiriyle, emir oldum millete.
Rabbimiz yardım etsin, bana bu vazifede.
Senden ricam şudur ki, deden hazret-i Ömer,
Hakkında, gönder bana tafsilatlı bilgiler.
Zira onun izinden yürümek istiyorum.
Kendime, onu örnek almalıyım diyorum.)
Salim dahi yazdı ki, ona cevap olarak:
Yardımcı olsun sana, bu işte cenâb-ı Hak.
Dedem hazret-i Ömer, halife olduğu gün,
Maaş tayin ettiler, ona eshab-ı güzin.
Hazret-i Ebu Bekrin aldığı maaş kadar,
Ona dahi verdiler bir ücret, aynı miktar.
Fakat bazen düşerdi, maddi bir sıkıntıya.
Eshab çare aradı, toplanıp bu mevzuya.
Dediler: (Arz etsek de, bu durumu Ömer’e,
Maaşını, bir miktar artırsak ona göre.)
Hazret-i Zübeyr ile, hazret-i Ali, hemen,
Durumu Halifeye söylemeye giderken,
Yolda, Hazret-i Osman, durdurdu gidenleri.
Dedi: (Bilmez misiniz, acaba siz Ömer’i?
Zannetmem ki yanaşsın, o bu teklifinize.
Belki de celallenip, kızacaktır hem size.
Lakin kızı Hafsa’ya söyletirseniz eğer,
Onun hatırı için, inşallah kabul eder.)
Gidip izah ederek Hafsa’ya hemen bunu.
Dediler: (Sakın deme, bizlerden duyduğunu.)
O da, derhal giderek mübarek pederine,
Arz etti çekinerek, bunu kendilerine.
Lakin hazret-i Ömer, celallenip aniden,
Sordu ki: (Kimdir seni, bana böyle gönderen?
Ey kızım, söyle bana adı için Allah’ın.
Kaç tane elbisesi vardı Resulullahın?)
Dedi ki: (Babacığım, Allah için diyorum.
İki kat elbisesi var idi, biliyorum.)
Buyurdu ki: (Ey kızım, doğru dedin, ne iyi.
Peki, neydi Resulün en kıymetli yemeği?)
Dedi: (Umumiyetle, arpa ekmeği yerdik.
Başkalarına dahi, ondan ikram ederdik.)
Sordu yine: (Ey kızım, Allah’ın Resulünün,
En geniş ve en rahat yaygısı neydi o gün?)
Dedi: (Kaba kumaştan, vardı ki bir sergimiz,
Yazın dört kat edince, olurdu minderimiz.)
Buyurdu ki: (Ey kızım, onlara git de söyle!
Seni göndermesinler bir daha bana böyle.
Dünyada yaşayışı böyleyken Peygamberin,
Yakışır mı, hayatı başka olsun Ömer’in?) |