Ömer ibnil Hattab’a, gelerek Ka'b-ül Ahbar,
Vefat edeceğini, haber verdi aşikâr.
Dedi ki: (Ey Halife, okumuştum Tevrat’ta.
Bil ki, senin üç günlük ömrün kaldı hayatta.)
Buyurdu ki: (Razıyız Allah’ın takdirine.
O nasıl yazdı ise, elbet gelir yerine.)
O günlerde bir köle, (Ebu Lü’lü) adında,
Ömer ibnil Hattab’ın, gelip durdu yanında.
Fazla para istiyor, diyerek kendisinden,
Şikayette bulundu, ona efendisinden.
O, ne istediğini, sordu efendisinin.
Dedi ki: (İki dirhem istiyor her gün için.)
Sordu ona bu sefer: (Sanatın nedir?) diye,
O da, bir ikisini söyledi Halifeye.
(Bu sanatlara göre, fazla değil bu para.)
Buyurup, kendisine, söyledi ki o ara:
(Bir de, yel değirmeni yapmakmış senin işin.
Yapar mısın acaba, bir tek de benim için?)
Dedi: (Yapacağım ki, sana ben bir değirmen,
Bu, şarktan garba kadar, duyulacak her yerden.)
O zaman eshabına buyurdu ki Halife:
(Bu, beni öldürmeyi istiyor bu lafiyle.)
Eshabı dediler ki: (Ya Emir-el müminin!
Öyleyse öldürelim, yeter ki siz emredin.)
Cevaben buyurdu ki: (Buna, yok dinde cevaz.
Zira öldürmedikçe, kimseye kısas olmaz.)
Ebu Lü’lü kâfiri, o günden sonra, bizzat,
Onu öldürmek için, kolluyordu hep fırsat.
Bir sabah namazını, kıldırırdı ki, birden,
Sapladı bıçağını, hem de altı yerinden.
Ayrıca on kişi de, o gün yaralandılar,
Dokuzu, bu sebeple, sonra şehid oldular.
Hatırladı Halife, Ka’bın o dediğini.
Dedi: (Hakkın takdiri, bugün buldu yerini.)
Sahabe-i kiramı, toplayıp daha sonra,
Yaralı vaziyette, sual etti onlara:
Buyurdu: (Ey insanlar, beni öldürsün diye,
Siz mi emir verdiniz, yoksa Ebu Lü’lü’ye?)
Onlar: (Hâşâ, böyle şey asla yoktur) diyerek,
Onu temin ettiler, hepsi yemin ederek.
O zaman buyurdu ki: (Hamd olsun Rabbimize.
Olmadım bu ümmetin katlettiği bir kimse.
Bir yahudi elinde şehid oldum) diyerek,
Hamdeyledi Allah’a, fazla üzülmeyerek.
Sonunda şehid oldu, aldığı o yaradan,
Bize, şefaatini nasib etsin Yaradan.
|