Sordu eshab-ı kiram, Hüdâ’nın Habibine:
(Cennette, yıldırım ve şimşek olur mu?) diye.
Onların sualine, Resulullah o zaman,
Buyurdu: (Evet olur, cennette çünkü Osman,
Bir köşkünden çıkıp da, giderken diğerine,
Şimşek gibi görünür, nuru cennet ehline.)
Şöyle buyurmuşlardır, yine bir hadisinde:
(Hayâsı fazla olan, Osman’dır içinizde.)
Hak teâlâ her şeyi, çift yarattı dünyada.
Birlikte yaratıldı, iman ile hayâ da.
Enes bin Malik dahi, yine şöyle buyurur:
(İman, hep hayâ ile bir arada bulunur.)
Hayâ, bir sıfatıdır Allahü teâlânın.
Sıfatıdır hem dahi, melek ve insanların.
Yine buyurmuştur ki o Resul-i mücteba:
Hazret-i İsrafil de, bir günde yetmiş defa,
Yüzünü, kanadıyla örterek hayâsından,
Utanır ve Rabbine arz eder ki her zaman:
(Ya ilahel âlemin, acizim, biliyorum.
Sana layık secde ve rüku yapamıyorum.)
Allah’tan, Nebiler de çok hayâ eylediler.
(Sana layık ibadet yapamadık) dediler.
Allahü teâlânın sıfatı olan hayâ,
Günahları örtmesi, affetmesidir veya.
Kulun günahlarını, O görür, fakat örter.
Türlü kusurlarını bilir, fakat affeder.
Nitekim buyurur ki: (Ey kulum, her ne kadar,
Hata kusur işleyip, olsan da çok günahkâr,
Günahından ötürü, edersen hayâ, edep,
Ben de, mahluklarımdan gizlerim onları hep.
Yaptığın günahları, sen bilirsin, bir de ben.
Gizlerim hem onları, kiramen katibinden.)
Öyleyse, günahları fazla olan kimseler,
Hak teâlâdan korkup, utanırlarsa eğer,
Gizler günahlarını, Allah da o kulların.
Mahşerde, hesapları kolay olur onların.
Yine hazret-i Osman, bir iyilik, bir ihsan,
Yapsaydı, mahcup olur, utanırdı Allah’tan.
Rabbimiz, kendisine verdi ki yedi haslet,
Bunlardan birincisi, şehidlik idi elbet.
Sonra zühd, mükâleme, cemal ve cömertliktir.
Altıncısı pirlik ve en son hayâ etmektir.
Vardır her sahabide, bunlardan bir tanesi.
Lakin İbni Affan’da, toplanmıştır cümlesi.
Allah ve Resulünün, çok sevdiğidir bu zat,
Sekseniki yaşında, eyledi Hakka vuslat.
|