İdareci olmanın mesuliyeti çoktur,
Tam adalet yapmazsa, zalim bir kişi olur.
Halbuki Resulullah buyurdu ki bir defa:
(Zalim idareciyi hiç sevmez Hak teâlâ.
On kişiye hükmeden kimseler, ahirette,
Eli bağlı olarak getirilir elbette.)
Alimler buyurur ki: (Kaçının kul hakkından,
Mahşerde zor kalkılır zira bu hak altından.)
En iyisi, kul hakkı altına girmemektir,
Yoksa özür dilemek ve helal ettirmektir.
Ayrıca idareci, ne zaman bir iş yapsa,
Yapmalıdır onu hep, Allah için, ihlasla.
Nitekim İslam’ın da temeli, üç esastır,
Önce bilgi, sonra iş, üçüncüsü ihlastır.
Bir işi Allah için yapmazsa eğer bir kul,
O iş, Allah indinde olmaz iyi ve makbul.
İşin Allah katında kabul olması için,
İhlasla yapılması lazım gelir o işin.
Musa aleyhisselam giderken Tur dağına,
Yarı yolda, bir abid çıkıverdi yoluna.
Ve rica eyledi ki o Musa Peygamberden:
“Allah’a sual etsen razı mı acep benden.”
O da; “Peki sorayım” buyurup ona yine,
Bunu, Tur-i Sina’da sual etti Rabbine.
Rabbimiz buyurdu ki: (Razı değilim asla,
Zira o işlerini yapmıyor tam ihlasla.)
İşte idareci de, her işini eğer ki,
İhlas ile yaparsa, kazanır elbette ki.
Kalbinde dünya hırsı olmaz onun zerrece,
Kullara hizmet için çalışır gün ve gece.
Her işte, Hak rızası almaya gayret eder,
Düşünmez ki: “Acaba insanlar bana ne der?”
Rabbine vereceği hesabı düşünür hep,
“Ahiret derdi” ile dertlidir bundan sebep.
“Halkı memnun etmeyi”, hiç düşünmez o asla,
Allah’ın rızasını talep eder ihlasla.
İşlerini yaparken, kendine sorar ki hem:
“Benim, bunu yapmakta nedir maksat ve gayem?”
Eğer “Allah rızası” görür ise o işte,
Yapar, yoksa vazgeçer, ihlas da budur işte.
İhlassız işler için, insan sevap kazanmaz,
Ahirette, onlardan insana fayda olmaz.
Bir işin halisiyle bozuğu da, zahiren,
Çok benzer olsa bile, ayrıdır birbirinden.
Hakiki çiçek ile yapma, suni bir çiçek,
Ne kadar benzese de, ayrıdır, bu bir gerçek.
Zira hakiki çiçek, güzel kokar, mis gibi,
Yapma çiçekler ise kokmazlar pek tabii.
|