Şit aleyhisselamın, torunlarından idi.
Ona, Hak teâlâdan otuz sahife indi.
O idi kalem ile, ilk defa kitap yazan.
O idi terziliği, dünyada önce yapan.
Adı Ahnuh ise de, İdris geçer Kur'anda.
Çok kitap okuması, sebep oldu buna da.
Uzun boylu, nur yüzlü ve iri kemikliydi.
Gözleri güzel olup, doğuştan sürmeliydi.
Gür sakallı ve zarif, ahlakı güzeldi pek.
Ve ağır konuşurdu, acele etmiyerek.
Ekseri sükut eder, lüzumunda söylerdi.
Yürürken öne bakar, çok tefekkür ederdi.
Peygamber olmadan da, yapardı çok ibadet.
Lakin kendi kavminin, bozuktu hali gayet.
Âdem ve Şit Nebi'nin gösterdikleri yoldan,
Ayrılıp, her günahı yaparlardı korkmadan.
Büsbütün dalmışlardı, oyun ve eğlenceye.
Hiç lüzum görmezlerdi, ibadet eylemeye.
Ve lakin Hak teâlâ, bütün bunlara rağmen,
Onları, azabiyle helak etmedi hemen.
İçlerinden İdris’e, Cibril'i göndererek,
Bildirdi doğru yolu, suhuflar indirerek.
Peygamber olur olmaz, İdris Nebi, kavmini,
Toplayıp, tebliğ etti dinin emirlerini.
Buyurdu ki: (Ey kavmim, mabud, Allah’tır ancak.
Ve sadece O vardır ibadet olunacak.
Onun emirlerine yapışın ki şimdiden,
Yarın kurtulasınız, Cehennem ateşinden.
Dünya muhabbetini, sokmayın kalbinize.
Zira o, sebep olur azaba girmenize.)
Kendisi çok ibadet ederdi bizatihi.
Ve her gün okuyordu, onikibin tesbihi.
Çoktu hem ünsiyeti, bazı melekler ile.
Bilirdi bir çoğunun isimlerini bile.
Melekler, grup grup yanına gelirlerdi.
Onun ile oturur, hasbihal ederlerdi.
Hatta vazifeleri, işleri her ne ise,
Gelir ve söylerlerdi, hep hazret-i İdris’e.
O, çok gösterdiyse de, harika ve mucizat,
Yine de iman eden az oldu ona fakat.
O da yanına alıp, inanan müminleri,
Sonunda hicret edip, terk eyledi o yeri.
Nil nehri kenarına gelince, eyleştiler.
Burasını beğenip, o yere yerleştiler.
Yetmiş iki ayrı dil vardı kavmin içinde.
İdris Nebi, bunların bilirdi hepsini de.
Yüz ayrı şehir kurup, yaptı çok harp aleti.
Cihad edip, her yere yaydı ilmi, hikmeti.
Hak teâlâ izniyle, fen, tıp ve matematik,
Mevzuunda, kavmine bilgiyi o verdi ilk.
Yıldız ve gezenler hakkında da o yine,
Enteresan bilgiler verir idi kavmine.
Yani astronomi üzerinde çok derin,
Malumatı var idi, hem İdris Peygamberin.
O, fen ilimlerini, çok iyi biliyordu.
Bunları, Hak teâlâ ona bildiriyordu.
Zira insanoğlunun, çok olsa da zekâsı,
Yine zordu o günde, bunlara ulaşması.
|