Yakub aleyhisselam, sesi gür Peygamberdi.
İsteseydi, sedası çok uzağa giderdi.
Kâfirler, savaşlarda sesini işitince,
Korkudan uzaklara kaçarlardı bir nice.
Bir mucizesi ise, atsaydı bir nesneyi,
Kat'ederdi bir anda, çok uzak mesafeyi.
Bir gün oğullarını, Amalika kavmiyle,
Muharebe etmeye gönderdi ordu ile.
Savaşta, bir oğlunun elindeki bir mızrak,
Kırılıp parçalandı, kâfirlere vurarak.
Çaresizlik içinde bağırdı: (Babacığım!
Bana bir silah gönder, parçalandı mızrağım.)
Yakub aleyhisselam, çok uzak mesafeden,
İşitip, bu oğluna bir mızrak attı hemen.
Ayrıca seslendi ki uzaktan bağırarak:
(Bak oğlum, atıyorum, al sana yeni mızrak.)
Oğlu dahi bu sesi işitip döndü yana.
O mızrağı kaparak, hücum etti düşmana.
Bir gün de, bir meydana toplamıştı kavmini.
Söylüyordu onlara Allah’ın birliğini.
Dediler ki: (Ey Yakub, Peygamberim diyorsun.
Allah’ın birliğinden bize bahsediyorsun.
Halbuki kayalıktan ibaret her yerimiz.
Ziraate müsait hiç yoktur arazimiz.
Madem ki peygambersin, dua et de Rabbine,
Bu kayalar gitsin de, toprak gelsin yerine.)
Yakub aleyhisselam, kaldırıp ellerini,
Dedi: (Ya Rab, toprağa tebdil et yerlerini.)
Onun bu duasıyla, kayalık olan yerler,
Ekilmeye müsait toprak oluverdiler.
Bu büyük Peygamberin, suret, huy ve ahlakta,
En üstün olduğunu bilirdi cümle halk da.
Beyaz, buğday benizli, uzun boylu ve cömert,
Doğru sözlü, sabırlı, kerim bir zattı gayet.
Yumuşak tabiatlı, halim, selim ve nazik,
Ve lakin tebliğinde etmedi hiç gevşeklik.
Vefatı yaklaşınca, bilcümle evladını,
Çağırıp, şöyle yaptı en son nasihatını:
(Oğullarım, dünyada gelmeden eceliniz,
Allahü teâlâya ibadet eyleyiniz.
Ve hiçbir işinizde, terk etmeyin ihlası.
Budur en lüzumlu şey, budur işin esası.
Din ve imanınızdan, kıl kadar ayrılmayın.
Çok pişman olursunuz mahşerde yoksa yarın.)
Ölüm vakti gelince, hazır oldu melekler.
Ve ona, Cennetteki yerini gösterdiler.
Yakub Nebi baktı ve gördü çok minberleri.
Ve sordu, üstündeki nur yüzlü kimseleri.
Melekler dediler ki: (Ey Yakub, işte onlar,
Deden Halilullahın torunu oluyorlar.)
Buyurdu: (Ey melekler, isterim ki şu anda,
Ben dahi bulunayım onların arasında.)
Dediler ki: (Oraya gitmek istersen eğer,
Şu bardaktan, bir yudum içmeniz icab eder.)
Peki deyip, o sudan içince Yakub Nebi,
Kabzettiler ruhunu, yağdan kıl çeker gibi.
Cenaze hizmetini tamam ifa ettiler.
Götürüp, babasının yanına defnettiler.
|