Firavn, Yusuf Nebi’den rüyanın tabirini,
Öğrenip, sordu hemen çare ve tedbirini.
Yusuf aleyhisselam buyurdu: (Ey hükümdar!
Önümüzde yedi yıl, bereket ve bolluk var.
Bu bolluk yıllarında, çok ekip buğdayları,
Sonra başaklarıyla depo eyle onları.
Buğdaylar, başaklarda kalır çürümeksizin.
Yem olur sapları da hayvanlarımız için.
Halkına da emret ki, idareli yesinler.
Kalanını saklayıp, hep depo eylesinler.
Bu yedi sene bitip, kıtlık devri gelince,
Ambarlar, buğday ile dolu olur bir nice.
Bu kıtlık sebebiyle, etraftan çoğu insan,
Yiyecek almak için, size gelir o zaman.
Birikmiş buğdayları satarsınız onlara.
Kazanmış olursunuz böylelikle çok para
Hem çevre insanları, o kıtlıktan kurtulur.
Hem devlet hazinesi, parayla dolmuş olur.)
Bu fikir, Firavunun hoşuna gitti, ama,
Bu iş için, ihtiyaç var idi bir adama.
Bu işte, kendisine yardım edebilecek,
Bir kişi lazım idi bu işi çevirecek.
Hemen Yusuf Nebi'ye sordu ki bunu ilkin:
(Sence kim yapabilir bu işi benim için?)
Yusuf aleyhisselam buna cevap olarak,
Buyurdu: (Ey hükümdar, o işi bana bırak.
Çünkü ben, bu işleri yapmaya muktedirim.
Tasarruf yollarını gayet iyi bilirim.)
Tam bir sene geçince bu teklif üzerinden,
Maliye vekili de vefat etti aniden.
Firavn, Yusuf Nebi'yi çağırarak yanına,
Maliye işlerini devretti o gün ona.
Ne gibi yetkileri vardıysa onun, hemen,
O gün Yusuf Nebi'ye devreyledi tamamen.
Cümle hazinelerin anahtarlarını da,
Vekilin mührü ile, tacı ve tahtını da,
Verdi Yusuf Nebi'ye hiç tereddüt etmeden.
O dahi, idareye başladı o gün hemen.
Oturdu mücevherle süslü olan tahtına.
Cümle devlet erkânı, girdi emri altına.
Memleketin işleri, o günden itibaren,
Onun emri altına girmiş oldu tamamen.
Bir huzur ve sükuna kavuşmuştu memleket.
Zira Yusuf Nebi’ye geçmişti salahiyet.
Zeliha’ya gelince, kaybedince beyini,
Çekti artık her şeyden elini, eteğini.
Saraydan uzaklaşıp, kenar bir viranede,
Yaşamaya başladı fakirane bir halde.
Beyinden kendisine kalan malı, parayı,
Dağıtıp, sevindirdi fakir ve fukarayı.
Ve hazret-i Yusuf’tan kim bahsederse eğer,
Özellikle onlara verirdi hediyeler.
Zira onun sevgisi, yakardı onu yine.
Ve hatta en sonunda girdi onun dinine.
|