Yakub aleyhisselam, oğlu Yusuf Nebi’den,
Sonra, ayrılmış oldu evladı Bünyamin’den.
Hasretiyle yanarken oğlu Yusuf Nebi'nin,
Bu hasrete, şimdi de eklenmişti Bünyamin.
Ama o, hiç şikayet etmeyip insanlara,
Bir sabır nümunesi gösterdi biz kullara.
Buyurdu ki: (Ben asla şikayet etmiyorum.
Zira bilmediğiniz şeyleri biliyorum.)
O demek istedi ki: Peygamberlik haliyle,
Rabbim, bana çok şeyi bildiriyor vahiyle.
Tefsir alimlerinin çoğu şöyle buyurdu:
Yakub Nebi, ümitle bir şeyi bekliyordu.
Yıllardır hasretini çektiği Yusuf'üne,
O, kavuşacağını beklerdi bir gün yine.
Ziyaretine gelen Azrail’e, o bir gün,
Sormuştu ki: (Ruhunu aldın mı Yusuf'ümün?)
Azrail (Hayır) deyip ve Mısır'ı o ara,
Gösterip, demişti ki: (Onu orada ara!)
Ve ikinci olarak, oğlu Yusuf Nebi'nin,
Küçük iken gördüğü bir rüya vardı ilkin.
İnanıp onun sadık bir rüya olduğuna,
Ümitle, kavuşmayı bekliyordu oğluna.
Ve yine oğulları, Mısır'dan edip avdet,
Aziz'i, kendisine methetmişlerdi gayet.
Onu, her yönü ile methettikleri için,
Yusuf olacağını düşündü o kişinin.
Bünyamin'in hırsızlık yaptığına da zaten,
En ufak bir ihtimal vermemişti esasen.
Hatta yakalayınca kendisini o Aziz,
Dövmeyip, gayet iyi davranmıştı bilakis.
Yakub aleyhisselam, bunu da öğrenince,
Bu hususta tahmini kuvvetlendi iyice.
Yani Mısır Azizi dedikleri kişinin,
Yusuf olacağını düşündü bunun için.
Bu yüzden demişti ki: (Gidin Mısır iline.
Olur ki rastlarsınız Yusuf'un bir izine.
Asla ümit kesmeyin Rabbimizin lutfünden.
Gidin, haber getirin bana siz Yusuf'ümden.)
Onlar peki diyerek, Mısır'a yollandılar.
Gelip Yusuf Nebi'nin huzuruna vardılar.
Dediler ki: (Ey Aziz, inan ki ailemiz,
Pek kalabalık olup, kalmadı zahiremiz.
Paramız az ise de, ihsan et yine bize.
Birer yük buğday ver de, dönelim evimize.
Bundan ayrı olarak vardır ki bir derdimiz,
Bünyamin sebebiyle üzgündür pederimiz.
Zaten o ağlıyordu gece gün Yusuf'üne.
Bu da ilave oldu bu derdinin üstüne.
Gerçi Yusuf hakkında ümidimiz yok, lakin,
Eliniz altındadır kardeşimiz Bünyamin.
Onun firakı ile, hep ağlıyor babamız.
Onu azad eyle ki, tam olsun ihsanınız.
İyilikte bulun ki bizlere sen bu yolla,
İyilik edenleri çok sever Hak teâlâ.)
|