Nehirden o sandığı alıp merak ettiler.
Ve hemen Asiye’ye koşup teslim ettiler.
Hazret-i Asiye ki, eşiydi Firavun’un.
Lakin Hak teâlâya imanı tamdı onun.
Sandığı açtığında, kaldı hayret içinde.
Yeni doğmuş bir bebek vardı zira içinde.
Bir oğlan çocuğuydu, güzeldi hem de gayet.
Kalbinde, o çocuğa duydu büyük muhabbet.
Sandıktan çıkararak, bastı onu bağrına.
Ve hemen söylemedi bu işi Firavun’a.
Çünkü haber verseydi bu erkek çocuğunu,
Derhal emir vererek, (Öldürün!) derdi onu.
Lakin çabuk yayıldı bu haber her tarafa.
Casuslar, Asiye’ye koşup geldi bu defa.
Dediler: (Yanınızda varmış bir erkek çocuk.
Bize teslim eyle ki, boğalım onu çabuk.)
Fakat hemen vermedi, dedi: (Biraz sabredin.
Bununla mı artacak sayısı müminlerin?
Ben rica edeceğim gidip de Firavun’a.
Bu erkek çocuğunu bağışlar belki bana.)
Dediler: (Firavun’un emridir bu iş bize.
Hiç erkek çocuğunu bağışlar mı o size?
Biz nerede görürsek bir erkek çocuğunu,
Firavun’un emriyle öldürüyoruz onu.
Ey Asiye, hiç gitme boş yere Firavun’a.
Katiyen bağışlamaz, imkan yok zira buna.)
Dedi ki: (Az bekleyin, bir gidip söyliyeyim.
Eğer bağışlamazsa, gelip size vereyim.)
Ve derhal bebek ile seğirtti Firavun’a.
Dedi ki: (Bu çocuğu bağışla lütfen bana.)
Fir’avn şöyle bir baktı, dedi: (Fakat bu, oğlan.
Bilmez misin oğlanlar öldürülür hep şu an.
Götür de öldürsünler bunu da ilgililer.
Eğer biz öldürmezsek, o bizi helak eder.
Bana öyle gelir ki, bu, İsrail oğludur.
Beni helak edecek o çocuk belki budur.)
Asiye Hatun ise dedi ki: (Ey Firavun!
Niçin öldürtüyorsun, ne suçu var ki bunun?
Bu, masum bir çocuktur, öldürme bunu zinhar.
Bundan, kati surette gelmez sana bir zarar.)
Daha başka şeyler de söyliyerek zevcine,
Bağışlattı çocuğu, nihayet kendisine.
O günden itibaren, Musa aleyhisselam,
Fir’avnın sarayında gördü hürmet, ihtimam.
Ne garip bir tecelli, ne büyük hikmettir ki,
Kucağında büyüttü onu Fir’avn kâfiri.
Hem de büyük itina, izzet ve ikram ile,
Yetişip, bir sıkıntı görmedi zerre bile.
Halbuki o Peygamber, varınca kırk yaşına,
Onun saltanatını yıkacaktı başına.
Esasen bu çocuğu arıyordu Firavun.
Onu bulup öldürmek, tek arzusuydu onun.
Nice masum yavruyu öldürtmüştü maalesef.
Bu yolda hazineler ederdi sarf ve telef.
Halbuki yanındaydı aradığı o bebek.
Kendisi büyütürdü, bizzat hizmet ederek.
|