Peygamber gönderildi Nineve beldesine.
Benzerdi sesi aynen, Davud Nebi sesine.
O, Nebi olmadan da söylemezdi hiç yalan.
Emin ve yardımsever bir kişiydi her zaman.
Otuz yaşında iken gönderildi peygamber.
Gelip, risaletini kavmine verdi haber.
Lakin inanmadılar, dediler ki: (Ey Yunus!
Eskiden söylemezdin, nerden çıktı bu husus?
Var iken aramızda bu kadar âlim, kâhin,
Senin söylediğini söylemez kimse lakin.
Biz, babalarımızın yolunda gitmekteyiz.
Onlardan böyle bir şey işitmedik asla biz.
Sen çıkmış, tek başına onları kötülersin.
Bizi, bilmediğimiz dine davet edersin.)
Yunus aleyhisselam, sabredip tekrar yine,
Yılmadan davet etti onları hak dinine.
Yüzbin kişi idiler Nineve ahalisi.
Lakin iman etmedi onlardan hiç birisi.
Ve hatta, eza cefa ettiler her gün ona.
Yine de ısrar ile çağırırdı imana.
Yine inkâr edince, buyurdu: (Ey insanlar!
Küfürde kalanlara, ahirette azab var
Allahü teâlâya inanmazsanız şayet,
Gelir üzerinize çok büyük bir felaket.)
Onlar, alay ederek dediler ki: (Ey Yunus!
Bizi, azab ile mi korkutursun bahusus?
Senin hatırın için gelecekse bu azap,
Bunca halk, senin için çekecekse ızdırab,
Çok merak ediyoruz gelecek felaketi.
Rabbine dua et de, göndersin o afeti.)
Yunus Nebi, kavmine darılarak bu defa,
Üzüntüyle ayrılıp, gitti başka tarafa.
Bu sefer Hak teâlâ vahyetti ki kalbine:
(Çok acele eyledin, geri dön, git kavmine.
Onları, kırk gün daha imana eyle davet.)
Yunus Nebi dönerek, emre etti icabet.
Kaldı aralarında otuzyedi gün daha.
Lakin tek kişi bile inanmadı Allah’a.
Buyurdu: (Küfrünüzde ettiniz madem ısrar,
Bekleyin o azabı, hem de üç güne kadar.
Azabın geldiğine, şudur ki ilk alamet,
Hepinizin benzi sararır, solar gayet.)
Ve ilahi bir emir gelmeden kendisine,
Kavmine darılarak, ayrılıp gitti yine.
Hakikaten Peygamber ayrılınca o yerden,
Hepsinin benizleri sarardı, soldu birden.
Dediler: (İşte budur dediği o alamet.
Demek ki üstümüze geliyor o felaket.
Çünkü o, benziniz sararacak demişti.
Hem de o, hiç ömründe yalan söylememişti.)
Gök kararıp, her yeri sardı siyah bir duman.
Telaş sardı herkesi, ettiler feryat, figan.
Dediler: (Yunus Nebi, aramızdaysa şayet,
Korkmayın, üstümüze gelse de bu felaket.
Ve lakin aramızdan gitmiş ise o eğer,
O zaman cümlemizi o azab helak eder.)
Hak teâlâ bir korku verdi onun kavmine.
Hepsinin, bir nedamet hissi geldi kalbine.
|