Davud Nebi, küçükten çok cesur bir yiğitti.
Yaşından umulmayan cesarete sahipti.
Koyun güttüğü için gençliğinde bir müddet,
Sapan taşı atmada hüneri çoktu gayet.
Attığı taş, mutlaka varırdı hedefine.
Arslanları tutarak, binerdi üstlerine.
Ve dağlarda yürürken, tesbih etseydi eğer,
Dağ taş dile gelerek, zikrederdi beraber.
Bir gün dağda giderken, bir taş çıktı yoluna.
Fasih bir lisan ile söyledi şöyle ona:
(Ey Davud, beni al da, koy torbanın içine.
Calut’u öldürmekte yarar bir gün işine.)
Davud aleyhisselam bu sesi işiterek,
Eğilip aldı onu, bir hikmet var diyerek.
Savaşmaya giderken Talut’un ordusunda,
Hazır bulunuyordu o taş da torbasında.
Talut ferman etti ki cenk günü askerine:
(Kızımı vereceğim Calut’u öldürene.
Hem ikram edeceğim salahiyet ve makam.
Her yerde onun mührü geçerli olacak tam.)
Calut’un ordusunda binlerle var idi er.
Talut’un askeriyse, üçyüzonüç idiler.
Geldi karşı karşıya iki taraf nihayet.
Onlar dua etti ki: (Ya Rab, bize yardım et.
Korku ve endişe sal küffârın yüreğine.
Muzaffer kıl bizleri, onların üzerine.)
Evvela kâfir Calut, meydana at sürerek,
Dedi: (Var mı benimle dövüşecek bir erkek?)
İri cüsseli olup, bilirdi savaşmayı.
Göze alamadılar ona karşı çıkmayı.
Müminler korktu diye kâfir böbürlenirken,
Davud aleyhisselam ortaya çıktı birden.
Belinde sapanı ve sırtında torbasıyla,
Çıktı er meydanına iman ve ihlasıyla.
Sordu Calut: (Ne için öne çıktın ey hakir?)
Dedi: (Geldim seninle dövüşmeye ey kâfir!)
Calut alay ederek, dedi ki: (Sen mi yani?
Nasıl cenk edeceksin, kılıcın nerde hani?)
Belindeki sapanı aldı derhal eline.
Torbadan taş çıkarıp, yerleştirdi yerine.
Calut onu görünce, gülüp alay ederek,
Bıraktı kalkanını Lüzum yoktur diyerek.
Davud aleyhisselam, tam Calut’un başını,
Dikkatle nişan alıp, salıverdi taşını.
O anda çok kuvvetli rüzgar esip aniden,
Calut’un başındaki Tolgası düştü birden.
Ve hazret-i Davud'un attığı taş, nihayet,
Calut’un tam alnına ediverdi isabet.
O iri cüssesiyle, düşüp öldü atından.
Müslümanlar, hücuma geçti hemen ardından.
Calut’un ölümüyle, kâfirler bozuldular.
Bir avuç Müslümana, o gün mağlub oldular.
Talut, zaferden sonra sadık kalıp vaadine,
Nikah etti kızını, derhal Davut Nebi’ye.
Sonra da verdi ona, makam ve salahiyet.
Onun idaresine geçti bütün memleket.
|