Davud aleyhisselam Allah’tan korkardı pek.
Çok istiğfar ederdi, göz yaşları dökerek.
Ne zaman düşünseydi, Cehennem şiddetini,
Mafsalları gevşer ve kaybederdi kendini.
Rahmetinin çokluğu gelince de kalbine,
Derman bulup, gelirdi yine eski haline.
Bir gün, eli başında olarak çıktı dağa.
Tövbe istiğfar edip, başladı ağlamağa.
Niçin ağladığını sordular kendisinden.
Buyurdu: (Bırakın da, ağlayayım şimdiden.
Şimdi ağlayayım ki dünyada fazla fazla,
Ahirette ağlamak faide vermez asla.)
Bir gün, eshabı ile oturmuşlar bir yere,
Nasihat ediyordu etrafındakilere.
O ara, genç birisi yanlarına gelerek,
Hakaretler eyledi, çok sözler sarf ederek.
Orada bulunanlar, çok kızdılar o gence.
Ve haddini bildirmek istediler hemence.
Lakin o buyurdu ki: (Bırakın şimdi onu.
O gitsin, siz sabredin ve bekleyin sonunu.
Ben istiğfar edeyim Rabbime bunun için.
Bakın nasıl olacak neticesi bu işin.)
Sonra kalktı ayağa, bir abdest aldı tekrar.
Namaz kılıp, Rabbine etti tövbe istiğfar.
Sonra da dua edip, geldi tekrar yerine.
Başladı yarım kalan evvelki sohbetine.
Henüz geçmemişti ki aradan fazla zaman,
Mahcup bir vaziyette, o genç geldi tekrardan.
Büyük bir hürmet ile öperek ellerini,
Ayakları dibine atıverdi kendini.
Ağlayıp sızlayarak, dedi ki: (Ey efendim!
Az önce, size karşı büyük hata eyledim.
Size, durup dururken ettiğimden hakaret,
Üzgün ve çok pişmanım, ne olur beni affet.)
Gördü gencin af için böyle yalvarmasını.
Merhamete gelerek, affetti hatasını.
Hak teâlâ, hazret-i Davud’a vahyetti ki:
(Ey Davud, kullarımdan bir tanesi eğer ki,
Gayriden yüz çevirip, sırf bana güvenirse,
Her şeyden ümit kesip, doğru bana gelirse,
Yedi kat göklerde ve yerde olan kimseler,
Birleşip, ona zarar yapmak arzu etseler,
İzzet ve celalime yemin ederim ki ben,
Ona, zerre bir zarar yapamazlar katiyen.
Bütün dünya birleşse ona zarar yapmaya,
Muktedir olamazlar kılına dokunmaya.
Eğer beni bırakıp, kullara güvenirse,
Gönlünü benden alıp, başkasına verirse,
İzzet ve celalime yemin ederim ki ben,
Onu, kendi haline bırakırım tamamen.
Doldururum kalbini sırf dünya sevgisiyle.
Uğraşır didinir hep, dünya meşgalesiyle.
Birinden kurtulursa, veririm başka ümit.
Beni düşünmesine bırakmam fırsat, vakit.
Dünyanın ömrü kadar uzun olsa da ömrü,
Rahat yüzü göremez, bu halinden ötürü.
Zira onun kalbinde her şey vardır, ben hariç.
Onları düşünmekten düşünemez beni hiç.)
|