Halime hatun der ki: (Çok açlık çekiyordum.
Buna rağmen, Rabbime yine şükrediyordum.
Bir ara uyumuşum sahrada dolaşırken.
Rüyamda biri gelip, yanımda durdu birden.
Ve beni daldırarak sütten beyaz bir suya,
Dedi ki: (Ey Halime, iç bundan doyasıya.)
İçtim, baldan tatlıydı ve bana sordu hemen.
Dedi ki: (Ey Halime, tanıdın mı beni sen?)
(Tanımadım) deyince, o dedi ki: (Ben senin,
Sıkıntıda ettiğin şükürlerim, bilesin.
Ey Halime, kalk hemen, acele Mekke’ye git.
Orada çok büyük bir nimet var ki şu vakit,
O nimet, biraz sonra, sana olur müyesser.
Hemen kalk ki, Mekke’de seni bekler o cevher.
O, öyle bir nimet ki, dil ile anlatılmaz.
O, öyle bir devlet ki, herkese nasip olmaz.
Onun bereketiyle, rahatlarsın büsbütün.
Bollaşır Onun ile, hem de rızkın ve sütün.)
Uyanınca gördüm ki, bollaşmış sütüm gerçek.
Açlık ve susuzluğum eylemişler beni terk.
Lakin başkalarının, zordu vaziyetleri.
Açlıktan ölüyordu bir bir köyün fertleri.
Onlar benim halimi o sabah gördüler hep.
Dediler: (Ey Halime, hikmeti ne ki acep?
Son derece zayıf ve bitab halde iken dün,
Padişah kızlarına benzersin ama bu gün.)
Ben cevap vermiyordum, rüyada çünkü bana,
Denmişti ki: (Söyleme bunu başkalarına.)
Sonra kabilemizden, o gün bazı kadınlar,
Bir bebek almak için, Mekke’ye yollandılar.
Ben dahi zevcim Haris, hem de dört çocuğumla,
Kabileme katılıp, onlarla düştük yola.
Bir konup bir göçerken, aştık bir dağ ve vadi.
O ara seslendi ki gaibden bir münadi:
(Ey hatunlar, Mekke’de bir çocuk var ki el’an,
kurtulur kabileniz onunla her beladan.
Hızlanın, çabuk gidin, kavuşun bu nimete.
Bakalım içinizden kim erer bu devlete?)
Bu nidayı duyunca beni Sa’d kadınları,
Birden süratlendiler, kaybettim ben onları.
Zira benim merkebim, pek zayıf idi hepten.
Yürümeye takati yok idi zafiyetten.
Hasılı düşe kalka gidiyor isek de biz,
Lakin bizi, bir hayli geçmişti kabilemiz.
Helalim diyordu ki: (Az daha hızlanalım.
Yetişip, bir çocuk da biz almaya bakalım.
Zengin çocuklarını alır erken varanlar.
Bize kalır sadece fakir, garip olanlar.)
Biz arkadan gelirken, bu minval konuşurduk.
Pazartesi gününde, şehire vasıl olduk.
Gördük ki, hakikaten şehre önce girenler,
Zengin çocuklarından almışlar hepsi birer.
Peygamber efendimiz yetim olduğu için,
Çekmemiş ilgisini asla hiçbir kişinin.
|