Sekiz yaşına kadar o Server-i kâinat,
Dedesinin yanında büyüyüp etti rahat.
Zira Abdülmuttalip, Mekke’de çok sevilen,
Çeşitli hizmetleri, bizzat deruhte eden,
Zat olup, heybetli ve çok sabırlı bir fertti.
İyi ahlak sahibi, dürüst, mert ve cömertti.
Allahü teâlâya, ahirete inanır,
Kötülükten sakınıp, yapardı fazla hayır.
Zulüm ve haksızlığa, olurdu hemen engel.
Gelen misafirleri ağırlardı mükemmel.
Sevgili torununu, bağrına basıp her an,
Onu, gece ve gündüz ayırmazdı yanından.
Ona, büyük bir sevgi ve şefkat gösterirdi.
Herkesin arasında, Ona değer verirdi.
Sık sık Ümmü Eymen’e derdi ki: (Aman sakın!
Oğluma iyi bak ki, bir şeyden sıkılmasın.
Ehl-i kitap diyor ki zira oğlum hakkında:
Bu, peygamber olacak bu ümmete yakında.)
Ümmü Eymen de der ki: (Çocuk iken o Hazret,
Açlık ve susuzluktan etmezdi hiç şikayet.
Sabahleyin, bir yudum yalnız zemzem içerdi.
Yemek teklif edince, istemem, tokum derdi.)
Hem Abdülmuttalib’in hususi odasına,
Girmeye izni yoktu Ondan bir başkasına.
Yalnız O geldiğinde, alıyordu severek.
Her söz ve ahvalinden hoşlanıyor idi pek.
O gelmeden, sofraya oturmazdı hiç yine.
Ya yanına oturtur, yahut da dizlerine.
Yemeğin iyisini ve en lezzetlisini,
Ona ikram eder ve isterdi yemesini.
Bir gün Abdülmuttalip, Kâbe’nin yakınında,
Otururken, bir rahip gelip durdu yanında.
Oturup, konuşmaya başlayınca o rahip,
İlgi ile dinledi onu Abdülmuttalip.
Dedi ki: (Biz okuduk semavi kitaplarda.
Ahir zaman Nebisi, gelir bu yakınlarda.
Bu şehir, yani Mekke, Onun doğum yeridir.
Huy ve sıfatları da Onun şöyle şöyledir.)
Ve başladı saymaya onları birer birer.
O sırada oraya, teşrif etti o Server.
Onu görüp, durdu ve hayret etti bir nice.
Ve bakmaya başladı Ona pek dikkatlice.
Ve yanına yaklaşıp sonra da Onun bizzat,
Gözlerine, sırtına nazar etti pür dikkat.
Sonra birden dedi ki: (İşte bu, o Peygamber!
Hepsi, bunda mevcuttur söylediğim o haller.)
Sonra sual etti ki: (Bu çocuk neyin olur?)
O, (Oğlumdur) deyince, dedi ki: (Nasıl olur?
Bildiğimize göre, çünkü Onun babası,
Gerekirdi şu anda hayatta olmaması.)
Dedi ki: (Evet öyle, bu, oğlumun oğludur.)
O dedi: (Tamam işte, bu dediğin doğrudur.
Bu, ahir zamandaki gelecek son Peygamber!
Her hâli, açık açık veriyor bunu haber.)
|