Peygamber efendimiz, henüz gençlik çağında,
Çok takdir edilirdi insanlar arasında.
Onun yumuşaklığı, güzel huy ve ahlakı,
Hayran bırakıyordu kendine cümle halkı.
Şaşılacak derece doğru sözlülüğünden,
(El-emin) lakabıyla meşhur oldu o günden.
O zaman Arablarda, her kötülük, şer vardı.
Koyu bir cahiliyet devri yaşıyorlardı.
İçki, kumar ve faiz, vardı her kötü ahlak.
Putlara taparlardı en kötüsü olarak.
O, bu fenalıklardan, hep uzak duruyordu.
Özellikle putlara hiç yakın olmuyordu.
Kendi koyunlarını, Ciyad dağı yanında,
Güderdi hep çocukluk ve gençlik yıllarında.
Hem temin ediyordu bu yolla geçimini.
Hem de uzak tutardı onlardan kendisini.
Tam yirmi yaşlarında bulunduğu zamanda,
Asayiş diye bir şey yoktu Arabistan’da.
Yani zulüm ve fesat, her yeri kaplamıştı.
Can ve mal emniyeti, maalesef kalmamıştı.
Mekke’nin yerli halkı, yolculara çok defa,
Yaparlardı her türlü zulüm, eza ve cefa.
Ticaret veyahut da Beytullah’ı ziyaret,
İçin gelenlere de yaparlardı eziyet.
Türlü haksızlıklara uğrayanlar da ancak,
Merci bulamıyordu hakkını arayacak.
Bu sırada Yemen’den, ticaret maksadıyle,
Biri geldi Mekke’ye, çok mal ve eşyasıyle.
As bin Vail adında biri, zor kullanarak,
Gasp etti mallarını, zulüm ile alarak.
O dahi bu haksızlık ve zulüm karşısında,
Çıkıp feryat eyledi Ebu Kubeys dağında.
Bu vak’ayla iyice karışmıştı ortalık.
Bu, bardağı taşıran son damla oldu artık.
Haşim oğullarıyle diğer kabilelerin,
İleri gelenleri toplanıp etti yemin.
Şöyle ki, (Bundan sonra, hiçbir insana, artık,
Asla yapılmayacak bir zulüm ve haksızlık.
En ufak haksızlığa uğrarsa biri eğer,
Hakkı alınacaktır) diye karar verdiler.
Her türlü haksızlığı önlemek gayesiyle,
(Adalet Cemiyeti) kuruldu böylelikle.
Böyle bir cemiyetin kurulmasında o gün,
Tesiri çok olmuştu genç yaşta o Resul’ün.
Mekke’de tesis olan bu cemiyetle artık,
Önlendi tamamiyle bu zulüm ve haksızlık.
Önceki o asayiş, tekrar kurulmuştu tam.
Hem dahi uzun müddet tesiri etti devam.
Peygamberlikten sonra, bir gün buyurdular ki:
(O günkü sözleşmede bulunmuştum ben dahi.
Öyle bir cemiyette bulunup hizmet etmek,
Bana, yüklü servetten sevimlidir daha pek.
Öyle bir sözleşmeye çağrılsam şimdi şayet,
Elbette, seve seve eder idim icabet.) |