Hazret-i Ebu Bekir, gelir gelmez imana,
Hemen yaranlarının koşup gitti yanına.
Osman, Talha ve Zübeyr, Sa’d ve Abdurrahman,
Hazret-i Ebu Bekrin arkadaşıydı o an.
Kendisi iman edip, erince hidayete,
İstedi ki, onlar da kavuşsun bu devlete.
Hazret-i Osman der ki: Bir teyzem vardı benim.
Kâhindi, bir gün onu ziyarete gitmiştim.
Bana dedi: (Ya Osman, sana, zevce olarak,
Güzel yüzlü, zahide bir kız nasib olacak.
O hanım, senden önce görmemiştir bir erkek.
Büyük bir Peygamberin hem kızı olsa gerek.
Ve hatta o Peygamber, aramızdadır şu an.
Vahiy nazil olmuştur Ona Allah katından.)
Dedim ki: (Bu şehirde, bilinmiyor hiç böyle.
O halde sen bu sırrı az daha açık söyle.)
Dedi ki: (Muhammed bin Abdullah var ya hani,
O zata Peygamberlik gelmiştir henüz yeni.)
Çok hayrette kalmıştım teyzemin sözlerine.
Hemen koştum acele Ebu Bekir’in evine.
Zira biz, onun ile arkadaştık o zaman.
Durumu anlatınca, bana dedi: (Ya Osman!
Sen akıllı kimsesin, teyzenin sözleri hak.
Cansız put, ilahlığa hiç olur mu müstehak?)
Sonra, beni Resule alıp gitti o zaman.
Resul beni görünce, buyurdu ki: (Ya Osman!
Hak teâlâ Cennete ediyor seni davet.
Ben Onun Resulüyüm. sen de eyle icabet.)
Hemen tasdik eyledim Allah’ın Resulünü.
Şehadeti getirip, iman ettim o günü.
|