(Habbab ibni Eret) de, ilk iman edenlerden.
Çok eziyet görürdü, o dahi kâfirlerden.
Ümmü Enmar adında birinin kölesiydi.
Bu kadın müşrik olup, onun efendisiydi.
Kimsesiz olduğundan hem de Habbab bin Eret,
Müşrikler, kendisine yapardı çok eziyet.
Soyup elbisesinden kâfirler bazan onu,
Dikenle tararlardı mübarek vücudunu.
Demirden bir de gömlek giydirip ona bazan,
Sonra bekletirlerdi güneşte uzun zaman.
Bazan yassı taşları, güneşte kızdırarak,
Ve çıplak vücuduna kuvvetle bastırarak,
Derlerdi ki: (Dininden dön acele ey Habbab!
Sırf bizim putlarımız, Lat ile Uzza’ya tap!)
O ise, (La ilahe illallah) deyip her an,
Hiç taviz vermez idi dininden, imanından.
Müşrikler, onun için bir gün ateş yaktılar.
Çıplak, sırtı üzeri ateşe yatırdılar.
O derdi ki: (Ya Rabbi, görüyorsun halimi.
Kâfirler tarafına kaydırma sen kalbimi.)
Gündüzleri, bu minval eza gören bu Habbab,
Gece, efendisinden görürdü ayrı azap.
O dahi bir demiri ateşte kızdırarak,
Dağlardı onu her gün, başına bastırarak.
Bir gün hazret-i Habbab, Sevgili Peygambere,
Bu acıklı halini arz eyledi bir kere.
Gösterip başındaki yanık izlerini hep,
Müstecap duasını eyledi Ondan talep.
Resul çok üzülerek çektiği bu azaba,
Dedi ki: (Ya ilahi, yardım eyle Habbab’a.)
Anında kabul oldu Onun bu temennisi,
Bir derde yakalandı onun o efendisi.
Müşrikin habis başı, şiddetle ağrıyordu.
Bunun ızdırabıyla inleyip ağlıyordu.
Çare bulamadılar bu başının derdine.
Nihayet bir tanesi dedi ki kendisine:
(Ateşte kızdırarak bir demir parçasını,
Her gün dağlatacaksın o demirle başını.)
Çaresizlik içinde Habbab’ı çağırarak,
Dedi: (Dağla başımı, bir demir kızdırarak.)
Artık o, bir demiri her gün kızdırıyordu.
O kâfirin başına bastırıp dağlıyordu.
Bir gün de bu sahabi, gitti As bin Vail’e,
Ondan alacağını istedi rica ile.
O ise müşrik olup, şöyle dedi kininden:
(Vermem alacağını dönmez isen dininden.)
Dedi: (Ben hayatta ve öldükten sonra dahi,
Bu din üzerindeyim, vaz geçemem vallahi.)
As bin Vail kâfiri, istihza eyleyerek,
Mübarek sahabiye sinsi sinsi gülerek,
Dedi: (Öldükten sonra, madem dirileceğim,
Sana olan borcumu, orada ödiyeyim.)
Bu sözü üzerine nazil oldu bir âyet.
Azapla müjdelendi, o kâfir en nihayet.
|