Resulullah, İslam’ı bildirdiği günlerde,
Bir toplantı yaptılar Kureyşliler bir yerde.
İçlerinden birini, Resule gönderdiler.
(Çağır da, Onun ile konuşalım) dediler.
Toplantı mahalline geldi Peygamberimiz.
Dediler: (Şunun için çağırmıştık seni biz.
Birkaç sözümüz vardır, söyleşelim seninle.
Ona göre bir karar verelim, şimdi dinle.
Diyoruz ki: Şu senin söylediğin sözleri,
Söylemedi hiç kimse, bize yıllardan beri.
Dinimize bâtıl der, putları kötülersin.
Küfür ve dalaletle bizi itham edersin.
Bundan, senin muradın nedir, bunu bilelim.
makam ve saltanatsa, hemen temin edelim.
Yok eğer fakirlikse, sebep böyle yapmana,
Söyle de, bol miktarda mal verelim biz sana.
İster reis yapalım başımıza seni gel.
Tabibe götürelim, aklında varsa halel.
Velhasıl muradını, ne ise söyle bize.
Onu temin edelim, sataşma dinimize.)
Buyurdu ki: (İstemem ne makam, ne reislik.
Hiç biri gözümde yok, ne para, ne zenginlik.
Rabbim beni sizlere, Peygamber gönderdi ki,
Size müjdeleyeyim ebedi saadeti.
Eğer inanırsanız, vahiy ile âyete,
Yarın kavuşursunuz ebedi saadete.
Yok inanmaz iseniz, yine siz bilirsiniz.
Sonsuz Cehennem olur, ahirette yeriniz.)
Duyunca bu cevabı onlar Resulullahtan,
Şu acayip sözleri ettiler utanmadan.
Dediler ki: (Allah’ın Resulüyüm diyorsun.
Kendini, çok ulu bir kişi zannediyorsun.
Görürsün, Mekke şehri kurulmuş dar bir yere.
Etrafı dağla kaplı, suyu yoktur bir kere.
Havası sıcak olup, çoraktır toprakları.
Bunun için bu yerde, zordur geçim şartları.
Rabbine dua et de, gitsin tepe ve dağlar.
Gelsin onun yerine, akarsular, ovalar.
Biz ziraat yapalım bu yerlerde güzelce.
Geçim sıkıntısından kurtulalım böylece.)
Buyurdu ki: (Ben asla bunun için gelmedim.
Geldim, sonsuz huzuru size müjdeleyeyim.)
Dediler: (Öyle ise, dua et, ecdadımız,
Kusay bin Kilab’a dek, cümle atalarımız,
Dirilip de kalksınlar, hepsi mezarlarından.
Senin dediklerine, inanırız o zaman.)
Buyurdu ki: (Ey Kureyş, siz neler söylersiniz.
Beni, bu şeyler için göndermedi Rabbimiz.)
Kâfirler dediler ki: (Madem ki böyle dersin,
Gökten melek gelsin de, seni tasdik eylesin.
Görelim, nasıl imiş sana gelen o melek?
O zaman inanırız, biz de onu görerek.)
Buyurdu ki: (Ey kavmim, iyi anlasanıza.
Ben, böyle şeyler için gelmedim aranıza.)
|